HALKIN OBEZ MİKTARI
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

HALKIN OBEZ MİKTARI

03 Nisan 2015 - 12:10

Giriş
Başlığı açıklayarak başlıyoruz. Halkın yüceltilmiş iradesinin her zaman, miktar ve durumda olabileceğini düşünmek; halka yarar getirmez; üstelik, piyasası /gerçekliği olamayan toptancılıktır. “Her şeyin fazlası zarardır,” deyişi uygulamadan çıkmış önermedir. Halkın birlikteliğinin yararlı,( barışçıl, üretimci,yapıcı) sınırları zaman, mekan, durumlara göre değişkenlik gösterir. Tarihe baktığımızda, halk toptancılığının abartı, infial ve taşkınlığa ulaşmadığı dönemler yoktur. Allahın elçileri dahi kendine katılan toplulukların miktar aşımlarının sıkıntısını çektiği, dini metinlerde söz edilmektedir. Bu yüzden halkın, yarar miktarını aşan “birlikteliği” (birliktelik bozumu), obez sınıfına girmektedir. Bildiğiniz gibi obez, insan ve halk sağlığına zararlıdır.

Halk miti,
Halkın toplam gücü hakkında binlerce yıldır övgüler diziliyor. Bunlar genellikle zulüm dönemlerinde doğru sonuçlara ulaşabiliyor. Zenginliğin paylaşıldığı dönemlerde doğru sonuçlardan sapma artıyor.
Yukarıdaki önerme çeşitli tarihsel dilim ve bölgelerde incelendiğinde doğruluğu görülecektir. Olumsuz dönemlerde, olumsuz potansiyeli olan halklar, olumluya yöneliyor. Büyük dertler, onları her yönden etkilediğinden diğer yönlerinin olasılıkları görülmüyor.
Halklar olumlu dönemlerde güçlendikçe; erk, sürdürülebilir/güvenli gruplara ayrılarak önceki birlik beraberlik sloganlarını arkaya atıyorlar. Kısaca, doğal ayıklama ayrımsızdır; insan topluluklarını da kapsar.
Demokrasi, millet iradesi bu bağlamda değerlendirildiğinde büyüklüğünden, çokluğundan kaçınılması, kontrolü gereken; uygulamada yerellikle sınırlı tutulması yararlı olan yönetim düzenidir.



Yönetimde evrimle,
"Gelişmiş ülkelerde seçkinlik, kurumsal; geri ülkelerde, silahlıdır." Tespiti açalım:
a-Olumsuz dönemlerde, halkın olumsuzluğu aşması için önderlik yapanlar; olumlu dönem başlangıcında, sorumluluklarının ya da özverilerinin karşılığını ilk alanlar olur. Sonrası yol alanların kayıplarıyla yani maddi güçleriyle bağlantılı olacaktır.
b-Olumlu yöne çıkan halk, olumsuzlukla savaşında kaybedecek bir şeyi kalmamışsa "toptan kalkınma günlerini" beklemek zorundadır. Böylelikle, eskiyle yeninin kıyaslama zamanlarına erken giriş yapılmış olur. Kıyas, yürümek için yol, kanal, vesile aramaktır.
c-Yok yeni döneme önderlikle çıkmışlarsa, özverilerinin karşılığını kısa zamanlarda alırlar. Bu alışın sürekliliği, dönemin koşullarına intibak ve katkılarıyla bağlantılı olacaktır.
Devam ediyoruz; henüz geçişin eşiğindeyiz.
d-Zor dönemlerde iki kesim etkilidir; liderler/ sahipler, kadroları; "koruyucu" muhalefet. Liderlerin sahiplerle anılmasının sebebi, ellerinde tuttukları silahlı güçtür. Yine sahiplere, ülkeyi yönetenlerin ittifak ettiği etkili dış ülkeler dahildir. Anlaşılacağı üzere sahiplik, güç ile ortaya çıkabilmektedir. Yanlış anlaşılmasın; halkın gücünden bahsetmiyoruz; sonra değineceğiz.
"Sonuçlanan, tamamlanan hesaplaşma; kazananda parlar, mahrumlarda yaşar."
e- Önceki dönemde halkın, "güzel gelecek günler" vaadiyle seferber edilmeye çalışıldığı mahrumiyet zamanlarında; hesaplaşma tamamlanıp, yeni döneme geçilirken; vaatler başlatıldığı yerden ilerleyemez olurlar; başlatıcılar ve çevresinde tutulurlar. Zenginliği, yetkiyi, hükmetmeyi tutmak, elden çıkarmamak insan doğasındandır. İnsan doğasının, vicdanlı kılınıp medenileşmesi yani paylaşımcı, diğerkamlı düzenin sağlanması, vicdanlı irade ile gerçekleşebilir.

Halkı yatıştırmak,
Vicdan, varlık aleminin bütünlüğü, beraberliği, gelişim amaçlı yenilenip dönüşmesinin karşılığıdır. İrade ise seçme, tercih, merak; araştırma, gözleme, öğrenme; deneme bilme, karar alma demektir.Yeni dönemin hizmet ve enerjisini karşılayan halk; yeni dönemde "gelecek güzel günler" beklentisi içindedir. Bu beklenti bilinçlerindedir; gerçekleşmediğinde bilinç altına, giderek nesillerinin bilinç altına yerleşir.
"Kıyaslamanın olumsuz tabiatı"nı bilen yöneticiler; halkın olumsuzluklarını azaltması kaçınılmazdır. Böylelikle idare sosyalleşir; kamusal destek, yardımlar başlar; halka değer vermenin idari yöntemleri zamanla gerçekleşir.
Sorgusuz yönetime, yatıştırıcı düzenlemeler eklenir. Önce, yeni yapıda hükmediciler ve yöneticiler olarak ikiye ayrılır. Ardından hükmediciler ikiye ayrılır: karar vericiler, uygulayıcılar. Karar vericiler, uluslar arası sermaye ve etkinin yereli temsilcileridir. Uygulayıcılar karar vericilerin kademelendirdiği yerleşik (bürokrat) görevlilerdir.
Yatıştırıcı düzenlemede yöneticiler, karar vericilerin uluslar arası tecrübelerinden yararlanarak; halk havuzundan çeşitli düzeneklerden geçirdiği kişi ve grupları halkın temsilcisi olarak sisteme süreli, sınırlı yetkili kılarlar.
Aspirinleşen demokrasi,
Karar vericilerin düzenekleri, “demokrasi teamülleridir”. Bu uyduruktur. Demokrasi teamülleri, halkın temsilciler eliyle yarar ve memnuniyetinden çıkmaz; sahiplerin, algı sistemiyle halka kabul ettirdikleri; kanıksattıkları uygulamalardan çıkar.
ABD de gelecek kuram bilim adamlarından, Fukuyama “tarihin sonu” tezi ve çark edişi ibretliktir. Aşağıdan gelen ülke ve insanlarına, ABD nin vardığı yerin esenliğini ve görülürlüğüyle umut vermeyi amaçlıyordu. Fakat esenli yerde sıkıntı çıktı; ikiz kuleler sivil uçaklarla vuruldu.ABD Federal güvenliği potansiyel iç kalkışmaya önlem olarak tarihinde görülmemiş silah ve mühimmat alımı yapıyor.
Sormak lazım; demokrasi uzlaşma rejimidir; fakat yeryüzünde hala ve bitmeyecek biçimde savaşlar savaştırmalar sürüyor; bu neyin nesi?! Büyücü yatıştırıcıları daha sahici gibime geliyor. Küresel demokrasi algısı, “ayılana, bayılana gozoz,” teranesini andırıyor; savaşana, barışana demokrasi..
Sonuç
Halkın yararlı ve yararsız gücü vardır. Yararlı gücü ortaya çıkarmak için etkinliğini en az enerjiyle, en çok buluş, üretim, paylaşım ölçümlemesi yapılması zorunludur. Halkın üretime katılmaması bilgisizliğin başlangıcıdır. Halkın bilgisizliği, her türlü yıkıcılığa açıklıktır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum