ERGİN / RÜŞT-SEL ANAYASA
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

ERGİN / RÜŞT-SEL ANAYASA

20 Ocak 2017 - 09:32

Şerefli yol,

İddialı değil; gerçek bu:  İlahi elçilik dönemi bitmiştir; elçilik görevi artık Anayasalara geçti. Son ilahi metnin bu sorumluluğu bütün insanlıktadır. Bu sorumluluktan yüz çeviren devletler yıkımı, bozulmayı önleyemezler. Artık insanlığın esas yükü   rüşt anayasası yapmaktır. Gelişmiş ülkelerin  bu sorumluluğu yerine getirmeyişlerinin bedeli ölçülemez.

Allah, evrensel, vicdan kaynaklı Anayasa yapan toplumları kıyama erişmiş topluluk olarak niteliyor. O topluluklar, insanlığa bu zamana kadar gönderilmiş bütün ilahi metinlerin  idrakine varmış; samimi eylemlerini kılavuzlamış olacaklardır. Yanı sıra böyle Anayasalar,  topluluklar için ilahi prensiplere sadakat göstergesidir.

Bu görevi gündemine almayan toplumlar,  akıl nimetine  sırt dönmüş olacaklar. Onlar kısa erimli, baskıya, tehdide boyun eğen;   maddi makam,değere meyilli; nesillerini, insanlığı önemsemeyen tercihlerinin sonuçlarıyla  yüzleşeceklerdir.

Toplumların Anayasal kıyamı, insanın şereflenmesiyle eş anlamlıdır. Şeref, herkese, her canlıya ilahi emanet olarak eş-ilişkili;  yardımsever tutum takınmaktır. Şahadet bu amaçla yaşarken, didinip çalışırken, mücadele ederken… ölen, öldürülenler için ilahi melekler üstü payedir.



 

Paye sepetlerinin yükleri,

 

Yığınla metin yazılmış , yazılıyor, yazılacak. Fakat bu gün için çok önemli, özlü açıklamalara ulaşmamız gerekiyor. Genellikle akademisyenler bu niteliğe ulaşamazlar; çünkü  işin dibini ele almadan ederlerse, onca okumalarının yüküne “ihanet” etmiş olurlar. Yüklendikleri her detaylı konu, yaşamlarına eş değer taşıyor. O “yüklerin” geçip gittiği, pratikte bir kısmının tecelli ettiğini görseler de önemsemezler; kendi çevrelerinde edindikleri bu yükleri “yaşatmak” için diyalog turnikeleri oluştururlar.

Oysa akademik bilgi yığını yaşamsal değildir. Yaşam, “diyeceğini” her durumda kendi  işlerliğiyle (resen)sürdürüyor zaten. İnsanların ihtiyaçları bilimin amaçlarını, hedeflerini göstermesi gerekirken; sermayenin yönlendiriciliği insanlığı  gerçek olmayan ihtiyaç seraplarında tüketecektir.

Yaradan’ın elçilerini akademisyenlerden seçmeyişi, kötü niyetlilerin “cehalete övgü” karalamasına sebep olmasın!

Cahil, bildiğini mutlaklaştırmadır; İblis şeytanlaşırken bunu yaptı. Varlık aleminde mutlak iradeye sahip canlı yoktur;  mutlak irade Yaradan’na, evrensel kuşatıcıya  aittir; O Alimdir.Belki  samimi akademisyenlere ilgilendiklerinden zaman, boyut koşullu ”çok azı” verilecektir. Genel olarak bilgi biriktirmek akademisyenlik olmuştur; çok iyi bilinendir:  Biriken şey hastalıktır, virüstür;ilim değildir. İlim birikerek değil, paylaşarak ürer, gelişir. Varlıktan doğaya, doğadan insana; insandan alime; alimden tekrar aynı yol ile varlığa. Bu dönüşüm, doğal olan,  soluk alan, canlı kalan, gelişen  dönüşümdür.

 

Ergin  Anayasa  ilkeleri,

Doğa  insan uyum sözleşmesi;

Toplumsal sözleşme;

Barışçıl tüm tercihleri gözeten yayın,  iletişim;

Dolaysız, basit,  dönemsel   elektronik vekalet  sistemi;

Sürekli, yol açıcı  birey işlemine dayalı   elemeli denetim sistemi;

Temel yasaklar sistemi;

Yerel esaslı,  bütünsel uyumlu yönetim sistemi;

Çoğulculuğu gözeten temsil sistemi;

Doğrudan,  yürütme sistemi;

Vicdan kaynaklı, adil hukuk yargıcı seçim sistemi;

Serbest sözleşme hakem sistemi;

Bütünsel ekoller sistemi; bilim, eğitim, sanat/ahlak, sağlık, genel hizmet, güvenlik alanları.

Çok amaçlı kooperatifler sistemi,

Bireysel  girişim  sistemi.

(…)

Yeter ki istensin, isteyelim.

Olumlu olan vicdanidir; vicdani olan, paylaşımcı, adil, güvenli, yaşama açılır.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum