SİYASL EVRİM
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

SİYASL EVRİM

13 Şubat 2017 - 14:14

İnsanımsılar; insanlar, öbeklenmiş  insanlar, toplumlar; krallıklar,  imparatorluklar. Sonra, daire bir üst tık atıp yeniden dönüyor. Geçmişteki aşamalar, nitelik kazanıyor. İmparatorluklar süper devletlere, krallıklar federal yönetimlere dönüşüyor. Zaman içinde insanların bir kısmı bulundukları kümeler içinde  çeşitli alanlarda seçkinleşiyor. Aristolar, İskenderler, İbni Sinalar...

İnsanlığın iki anası vardır derler; biri doğuran biyolojik annesi, diğeri insanlığın annesi olan doğa. Doğanın insanlık özerinde nasıl bir etkisi varsa; insanların içinde yükselenlere diğer etkisizlerin etkisi o kadardır.

İddialı mı göründü?!  Kadim metinlerde evrensel yedi ilkeden biri için şöyle yazıyor: “Aşağısı yukarısı, yukarısı aşağısı gibidir.” En gelişmiş, hakim, etkili; ulaşılmaz, yenilmez,yarışılmaz olan; en acizlerin varlığından, üretiminden, beslenir.

Güneşi düşünelim; çevresine “taktıklarından” bakarak ne kadar erişilmez görülüyor değil mi? Biraz daha ötelere “başımızı kaldırıp” baksak, neler görüyoruz, karanlığın içine saçılmış, uzun sahil kumlarının yığılması gibi milyarlarca parıldayan yıldızları; onların öbeklenmişlerini, toplumlaşmalarını, krallıklarını hatta imparatorluklarını görürüz; tabii başımızı kaldıracak teknolojiyi imal ettikten sonra!?!



İnsanlık varlığını güvenli sürdürmek, refahını artırmak amacıyla devletler oluşturdu. Günümüzdeki aşama, gelişen fertlerin önden yol alıp “gelişenlerce” güdülmesi, inandırılması, planladıkları umuda bağlanması aşamasıdır. Böylece,  milyonlar davar derzleri gibi betondan mega kentlerin örüntüsüne hapsoluyorlar.

Giderek artan mega kentler dönemine girdik. Aynı şekilde yönetim sistemleri görülen basitliğinin tersine giderek karmaşıklaşıyor. Basit olan temsili yönetim; karmaşık olan kamu “labirentlerinde” tutunarak yol almak.



Yönetim sistemlerinin en son aşaması olan demokrasi; yönetime katımının niteliğini gösteriyor.Cumhuriyet halkın yönetime aday olarak, adayları seçerek katılması. Demokrasi ise bu katılımın öncesi sonrası, geleceği uzamında düşünce, soru sorma, eleştirme, bağımsız/tarafsız adil yargı makamlarında hak arama özgürlüğünün güvencesini temsil ediyor.

Kolay mı?!

Onca donanımlı ,güçlere hakim devlet mekanizmasına; onun etkili, yetkili seçkinine karşı  halktan bir kişi hakkını araması görülmüş mü? O koca aygıtın koruma setleri arkasındaki idarecilerinin kulakları o hassaslıkta olamayacağından; demokrasilerde  adil hukuk sistemiyle  oluşturulmuş yargının kulakları, vicdanı ihdas edilmiştir.

Bu yüzden kuvvetler ayrılığı oluşmuş; korunması zorunlu(lu)k olmuştur.

Gelişimde iki olasılık görülüyor:

-Telkin, inandırma ile  oluşmuş mega- bloklu yönetim,

-Öbeksel ölçekli bireylerin oluşturduğu tercih esaslı     kominal yönetim.

Bu günkü Parlamenter , başkanlık sistemi ayrımına benziyor.

Ya aradaki gri alanlar? Onlar toplumun kazanacağı yetkinlikle, bir uçtan bir uca geçerken; parlamento ve  başkanın çeşitli oranlarda katıldığı karma sistemlerin alanlardır.

Güncel deyimiyle millet her şeyi belirleyen olma arzusu parlamentolarda , Cumhurbaşkanlığında, başkanlıkta  uygulanıyor. Eksiklik, devletin bütün alanlarında tıpkı giyilecek marka ürünler gibi bireysel seçkiye tabi tutulmasıdır.

Akla ilk gelen yargının milletin doğrudan seçimiyle yürütülmesidir. Nasıl mı, çok basit: serbest sözleşme; hakemlik, üst hakemlik, ekol hakemlik sistemi. Bu sistemle  hukuk fakülteleri, verdiği diplomaları yaşam içinde sürekli sınayarak  varlıklarını sürdüreceklerdir.

Gerisi mi?

Onlar tekel engelli serbest piyasada, alıcıların tercihlerine dayalı perakende ölçekten  yol arıyor.

 

Özer ATAÇ

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum