18 MADDE VE AK PARTİ
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

18 MADDE VE AK PARTİ

16 Ocak 2017 - 10:31

Gölgelerin gücü adına,

Umberto Eco’nun “Yorum, aşırı yorum, ”çalışmasına benzetimdir yazacaklarım.   Hatalar benim; doğruyu Yaradan bilir; hatalar, doğrunun gölgesidir; niyeti doğruyu bulmak olup, hataya düşenler; danışma yapıp yapmadıklarından, yetkilerinin taahhütlerinden  sorumlu tutulurlar; günahlarından değil!

Hatalar, gölgedir. Gölge,  ışığın kurduğu “oyundan” kaynaklanır. Cisim, gölgesi ışığın kurgusuna bağlı “oynar”.   Gölge, aydınlığa tutkundur; onu dahil olmak için “çabalar”; adeta yeryüzünde araf’a örnektirler; ışık, gölgenin  cennetidir. Güneşin tepe noktadaki hali gölgenin en az olduğu durumdur; Güneşin tepede olması benzeşim olarak yaşamda akıl esaslı olmaktır.

 

Cisim, ışığa  yüzünü dönüp, ışığa doğru  ilerlerse arkası gölge olur.  Işığın aldığı pozisyon, cismin aydınlanma   kaderidir.  Cismin yönü aydınlığa doğruysa, gölge ardında; aydınlığın geldiği yönün tersine ilerliyorsa  gölge önüne düşer. Bu gezegenimiz dünyanın bağlı olduğu  bir güneşin zorunlu(lu)ğudur. Ay mı?!  O güneşten yansıttığından geçinir;  rol kapar; eko yapar; sahte /feyk kaynaktır.  Tıpkı,  iblisin nur yapılı  meleklerden sayılırken, ateşten yapısıyla anılması  gibi. Hamasiyat “ışık orduları”ndan söz ediyor; şimdiki bilimsel bulgu, ışığın moleküler yapısının foton denilen kütlesiz(ağırlıksız değil),yüksüz atomaltı parçacıklardan oluşur.Dalga boyu,frekansı vardır; hareketi şimdilik ikili modeldenilen dalga,parçacık akımı olarak bilinir.yani ışık madde gibi aynı anda hem parçacık hem dalga özelliklerine sahiptir.

Nereye varıyoruz; belirsizliğe, tamamı gölgeli olan yaşamımıza.

Son olarak; birden fazla güneşi olan gezegenlerde gölge  farklı “yaşam” biçimlerinde görülür. Belki “tekamül etmemiş karanlık” olarak varlığını sürdürüyordur.Sonuç olarak varlık aleminde gölgesizlik olasılığı çok azdır.

 

Sembollerin dili,

Bilerek mi yapıldı bilmiyorum; tesadüf diyelim. Tesadüf, kurgusuna tanık olmadığımız  niteliksel olgudur.  Ak Parti ambleminden söz ediyorum. O amblem, karşısına oturduğum sürelerde, istem dışı olarak içindeki- biçimindeki ayrıntıları, harfleri saymaya başlarım. Lambanın içindeki telleri, tellerin içeride bağlandığı camdan diyotu;  harfleri…  sayar dururum.  Çünkü  Türkiye.bölge hatta dünya  siyasi hayatındaki etkisi  belirgindir. Diğer taraftan bütün etkisi belirgin şeylere bakışımdır böyledir. Onların  biçimlerinde “kaderlerini” ararım;  oluşturdukları  etkinin gizil sağlayıcısına bakarım.  Sizce var mıdır?!

“Başarı Allah’tandır.”   Evet bütün iradi, akıllı, şanslı, elverişli koşullarla rağmen mi, yoksa saydıklarımın her birinde adım adım yerinde  yapılan tercihlerde mi sağlayıcı iz bırakmıştır? Bu izin kalıbı çıkarılıp, O’nun kader kapılarını açmakta  kullanılır mı merak ederim.

Ak Parti’nin ışıyan   ampulü,

Amblemde üç tane  yedi var; çevreye saçtığı ışık, içindeki ışıyan teller; duyun adım sayısı, ışıl telleri tutan apliğin bölüm sayısı; Ak Parti  kısaltılmış ismin ve Adalet Kalkınma Partisi tam ismin harf sayısı.

Kur’an da  Yedinci sure Araf ismini almış. İki yedi 14 ncü sure ise  İbrahim suresi. 7:7; 7:14; 14:7 ayetlere bakalım.

7:7 “ Fe le nekusssanne aleyhim bi ılmiv ve ma künna ğaibin./ Ve elbette olan biteni bir bilgi ile onlara anlatacağız; çünkü biz onlardan uzak değiliz.”

7:14 “KaALE, enzırni ilaA yevmi yüb’Asun./ (iblis) Dedi: ‘Bari bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver’.”

14:7  “Ve iz teezzene  rabbüküm le in şekertüm le ezidenneküm ve le in kefertüm  inne azAbi  leşedid./ Hatırlayın; Rabbiniz size ‘eğer şükrederseniz, elbette size nimetimi artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.’ Diye bildirmiştir.”

Derine inmiyorum; teçhizatım yok. Önceki bilgilerimden; Araf: Geçiş, karar, azim, direnme,varlık-yokluk süreci.

7:7  “Olan biten (yurda dünyaya çekilen numaralar)”, “olan biteni anlatmak (platform ardından parti ile)”, “onlardan(milletten) uzak olmamak (hizmetkarlıktan ayrılmayarak milletin içinde  kalmak)”.

7:14 “ İblis: Saptırıcı, aldatıcı, düşman, tuzak kuran, nefis, meta, makam, şan, şöhret, mevkii, metih, kazanç, galibiyet, güven.”; “insanların canlı(lı)ğa, erdeme, rüşte, bireyselliğe, güvene, adalet, vicdan, hukuk yönetimine ulaşmaya,”; “kazanım , fırsat , yetki, karar, erk, mevkii, makam, etki dönemleri.”

İbrahim:  Akıl, vicdan esaslı bireysellik; güneş ışığı izopları; güneş damlaları

14:14 “ Ak Parti, Parti  tüzüğü, hedefleri.”; “  seçimle iktidar olmak,”; “sözlerinizde durun, vekilliğinizi yerine getirin, hizmete adanın,” ; “ böylelikle milletin teveccühü artacak.”; “ Sözlerinizden dönerseniz sıkıntı, keder, çile, yenilgi,acı,  pişmanlık, yitiklik, aşağılanma, hor görülme …bekliyor olacak!”.

*



Çıkarım, yorum portalı açılsa, daha neler çıkar kim bilir. Ak Parti Arap Baharı başlangıcında özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki sivil toplum kuruluşları tarafından mucizevi oluşum olarak görülüyor, model zincirlerinin taşınması talep ediliyordu.

Aklayıcı, karalayıcı, şüpheci değiniler bitmiyor. Ak Parti lideri, kadrolarını zorluklar içinde kendisiyle  pişirmeyi sürdürüyor. Türkiye , bölgemiz için önemli birikimiler oluşmayı sürdürüyor.

https://trdeepweb.blogspot.com.tr/2014/06/siyasi-parti-amblemlerinin-anlamlar.html

http://www.haberturk.com/gundem/haber/151357-ak-parti-logosundaki-7-isigin-anlami-ne

http://kenansahbaz.com/akp-logosundaki-7-isigin-anlami-ve-gercekler/

 

18 Madde Anayasa değişikliği

On sekiz Madde günlerindeyiz.Kehf suresi. Mağara; sığınak, Yedi uyuyan; kelp/nefis te diğerleriyle uyumakta.Belki, açmazsız, koalisyonlara hapsedilmiş parlamentodur.Ya da tüm  sandıklı seçimlere rağmen, sonuçsuz yürütmeye karşı  vesayet karanlığı olabilir.  7:14  teki  dirilmeye  kadar öyle görülüyor.”Uyumak”,Liderin   değindiği Lozan Anlaşması mıdır; yoksa “ikinci İslam Medeniyeti; üçüncü bin yıl Medeniyeti söylemlerine hamilelik mi? Yoksa,  bir önceki hükümet döneminde Davutoğlu’nun “ihya faaliyeti” söylemi midir;bilmiyorum.

18:7 “ İnnA cealnA mA alel erdı  zinetel lehA li neblüvehüm eyyühüm ahsenü amelA./ İnsanlardan hangisinin daha güzel tavır/tutum/işleyiş ortaya koyalım diye yeryüzünde olanları cazip kıldık.”

18:14 “ Ve rabatnA alA kulubihim, iz kAmu fe kAlu rabbünA rabbüs semAvati velardı len ned’uve min  dunihi ilAhel  le kad  kulnA uzen şetatA./ Onlar kalkıp, ‘Bizim Rabbimiz , göklerin, yerin Rabbidir.Biz O’dan başkasına ilah demeyiz.Yoksa yemin olsun, batıl söz söylemiş oluruz.”dediklerinde kalplerini pekiştirmiştik.”

18:7 “Cazip olan; çekici, simetrik,konforluya  karşı   tutum, tavır, işleyiştir; cazip kılınan sınavın bahanesidir.”; “Cazipte galip olmak, tevazu, konforsuzluk, paylaşmak, diğerkamlıktır.” …

18:14  “Vicdani, akli, adalet, hukuk devleti yolunda,  içten bağlılıkla  halkın millet olarak pekişmesi; “Bir olalım,diri olalım, iri/bütün olalım; hep birlikte Türkiye olalım!”

İkinci İstiklal Mücadelesi,

 

Mücadele cephesi derinleşiyor. Bu cephede hesaplaşma tehir edilemez, esastır. “Yeni Kapı ruhu” arzumuz için tüm taraflarla ortak payda oluşturulmalıdır; farklı paydalar bölünmeyi getirir.  On sekiz Maddelik Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamentoya- referanduma sunulma  zamanı çift taraflı kılıcın açıkta kalmasına benziyor.

Soru birkaç şekilde sorulmalıdır:

1-Cumhur-başkanlığı sistemi Anayasa değişikliği Yeni Kapı ruhunu pekiştirecek mi?

2-Pekişme; tezatların  büyük etki altında akış yatağında güçlenerek buluşması mıdır?

3-Birinci aciliyet, Cumhur-başkanlığı sistemini zorunlu kılıyor mu?

4-Cumhur-başkansız parlamento; 1922 yılına benzer 2017 nin ihtiyaçlarını karşılıyor mu?

5-Bu tekrar bunalımları etkisiz  parlamentonun sonucu mudur?

6-Parlamento oturmuşluğun, başkanlıklı parlamento değişimin yönetimi midir?

7-Olumsuzlukların temel kaynağı adaletsiz, kayırıcı sosyal-kümesel gelişime set olan yasalar yığını mıdır?

Doğu Perinçek soruyor: “İkinci İstiklal Savaşında İç cephe parlamentoda , sahada  bölünürse savaş kazanılır mı?”

Bütün savaşların kaynağı, insanın aklına, vicdanına, yönetime katımına, temsilcisine… vurulan ket tir.

Kaç kez savaşı kazanırsak kazanalım,  aynı mantıkla  kimsesiz-sessiz-etkisiz yurttaşlar kaybetmiyorlar mı?

Hafeze meleklerini okumuşsunuzdur; onlar kaderi bilmeden yazarlar. Sistemlerin kaderi parlamento stenolarında değil

halkın yaşantısındadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum