TEMEL ÇELİŞKİNİN TOHUMU
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

TEMEL ÇELİŞKİNİN TOHUMU

20 Haziran 2017 - 16:39

Savaşta, mücadelede çelişkiler  nitelik, nicelik sınıflamasına tabi tutulalı epey zaman oldu. Özellikle ikinci paylaşım savaşında Stalin’in Nazi  en saldırganına karşı diğer arsız ülkelerle ittifak yapması,  bu stratejiyi  tutarlı meşhur sınıfına yükseltti.

Savaş tarihinde durumlar , konumlar arası denge gözetilmeden,  “baş hedef”, “öncü birlik” denklemesi yapılmadan, İç çelişkilerin niceliğinin asıl , dış çelişkilere karşı ittifakta kuluçkaya yatırılarak toptan ana çelişkiye yönelme stratejisi tavuk yumurta ikileminin bitimsizliğine katkı sağlamış; şeytanın büyüğünün kendini gelecek kuşaklar için adamasına kanmayı getirmiştir.

Oysa şeytan böylece her yerde özellikle, baş çelişkiyi alt eden en kahramanların bağrında, hem de yoğun bakımda palazlanmış mikroplar gibi beslendiğini görmeyerek.

Türkiye halkı bugün çok yönlü mücadeleden geçmektedir. Bu mücadelede esas olanı çözerken  usul göz ardı edilebilir mi? Usulün önüne hangi aciliyet geçer; o acili yetin kanından olmayan usul, usul müdür? Usulün, esası çözebilmesinin  sırrı, esası dağıtacak olan etkinin usulün çekirdeği olmasıdır.

Büyük haksızlıklarla baş etmenin formülü, küçük haksızlıklara tavizsizliktedir. Odatv de Soner Yalçın beyin içerdeki basın mensupları hakkındaki yazısı güncel tutumlar açısından dikkate değer tercihler içeriyor.

Soner Yalçın bey, bu gün (20.06.2017)

http://odatv.com/erdogana-bu-yanlis-bilgiyi-kimler-veriyor-2006171200.html

yine öğrenmede sınır tanımadığınızı gördük.“Aydınlık çevresi milli savunmadaki hataları görmeyelim; tecavüzcü emperyalistlere

savaştayız, cepheyi bölmeyelim; “abartmayalım”, görmeyelim..” yollu “asıl saldırgana” yönelmiş “mızrağın sivri ucu” stratejisini; göz önünde açık haksızlıkları vicdani, akli olarak görüp,“kabul etmiyorum” tutumunuz  öğreticidir.

Ne yani açık, tikel hak ihlallerinin organik yapısının olmadığına mı inanmalıyız; onların kudurgan emperyalist karakterin başlatıcılarından olmadığını mı kabul edeceğiz? Sonraya bırakılacak hiçbir adaletsizlik olamaz. Bu tarihin  kazandırıcı savaş stratejiyle bağdaşmaz mı?

Peki ; her durumda kazanmayı mı istiyoruz?!

“Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır; o satıh bulunduğun yerdir”  ilkesi daha evrensel değil midir?Hattımızı koruyalım derken; ev içi ensestliğe boyun mu eğelim?! Büyük savunma lehimize sonuçlandığında ses çıkarılmayan ahlaksızlığın hakkından mı geleceğiz?!

Yok öyle şey!..

O arızlık “büyük savaştan” sonraki “zaferde”,zaten Üsküdar’ı da iç etmiş olacak;  ahlaksız kılcal yolu bol şeritli oto yola çevirmiş olacaktır.

Olmaz olsun!!.

Ne sanıyorlar , çelişkilerin  diyalektikçilerin önünde, askeri nizamla sıraya girdiğini mi ?!?  “Sıradaki çelişki ”  veya  “öndeki gelsin!” ha!?

“Esas çelişki”, “öncül sorun”.. O azmanla baş ederken, yenisini içerde palazlandırıyorsun; hem de benzerlerini alt etmeye ortak edip,  gelecekte  daha güçlü olması için  çeşitli  ”eğitimler” vererek.

Sözün kısası erdemliye söylenir. Mao Zedung devrim sonrası nutuklarına dahil olan Fransız gazetecilere dediği gibi:“Mutlak doğru , mutlak yanlış yoktur! Hayatın kesiksiz akışında her an doğru yanlışa, yanlış doğruya dönüşebilir.”

Bu belirlemeye  “temel çelişkiler”, “azman saldırganlar”ın yanında evrensel ilkeler  dahil edilmeli.

YORUMLAR

  • 0 Yorum