1/11 DOKTRİNERİ KAZIM ERTEN BEY
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

1/11 DOKTRİNERİ KAZIM ERTEN BEY

22 Mayıs 2015 - 10:45

İyice ısınmış genel seçimin son parkurunda partilerin vaatlerini izliyoruz. Anketler somut olan hizmetlerin  oyları yoğunluklu satın alma sağlayamayacağına dair işaretler veriyor.Bu  %49-55 oranı demek.

Ak Parti iradesi konuyu yüksek düzeyde önemsiyor. İçten dıştan memnuniyetsizliklere; yapılanların önemini; yanı sıra çok geniş hacimli ve uzun soluklu geri dönüşler sağlayacak şekilde planlanıp uygulandığını  önceki ve sonraki yaşanılanların somut halini göstererek anlatmaya, hatırlatmaya çalışıyor.

İzmirdeyiz;  burası  yurdun uç-vizyon  fikir kaynağı. Bu haliyle iktidara direnme yok; bitimsiz sorgulaması, kabul etmediği tutumları kendi lüksünü örseleyecek şekilde  önceleyen; muhalefetin üretemediği beceriyi kendiliğinden üreten; bu özelliğini muhalefetin istismar ederek,  arsızca kullanmasına aldırmayan  kadimliği çarpıklıkla  iğdiş edilmiş şehirdeyiz.

Cehepenin dediği gibi İzmir Büyük Şehir Belediyesinin bu iğdişini alkışlayarak protesto ediyoruz.

Konumuza dönelim. İzmir aynı zamanda Adil-Denge Düzeni doktrininin üretildiği yer. Mensuplarından geçmişte birkaç kişi siyasete aday adaylığı ile yanaştıysa da ilgili partiler; yeni alternatif teori bulucu ve uygulayıcılarına ihtiyaç olmadığından;  zamansız ya da riskli gördüklerinden bu talepleri  ret etmeden,  "kabul" ettiler. Bu arkadaşlarımız seçilmeyecek sıralarda "istihdam" edildiler.

Bu kabilenin son "mohikanı", değerli Kazım Erten bey; güneşin  abanmadan, gücünü gösterdiği ısısı  "eşliğinde"; birinci bölgenin on birinci sırasında, temas ettiği İzmirli seçmenlere, "bir de şunu dinleyiniz!" diyerek;  yaşanan olayları ait olduğu ekolün alternatif penceresinden yorumlarını dillendiriyor.

Çok kültürlü(lü)ğün somut kadim alanlarına Artemis, havralara, kiliselere, minik dergahlara, camilere gönderme yapıyor.Kültürel  zenginliğin, çoğulculuğun izmirde soyutlama olmadığını; sokaklarımızda bizler buraya gelmeden, İzmirliler doğmadan buralarda inşa edildiğini söylüyor.  İçerideki çoğulculuğun enginleştirilmeyen derslerine ilgiye çağırıyor.

Yine kooperatifleri, alışılmış yeknesaklığın ötesinde yapılanıp çalıştırılabileceğine dair  önerileri ilgili, yetkili kişilerle paylaşıyor. Gelecek, alternatif öz-yaşam destekli sosyal modeller için kooperatiflerin bulunmaz birikimlerinin, Yeni Büyük Türkiye vizyonuna sürpriz olacak destek ve buluşlarını anlatıyor.

Güncel vaatlerin, sorgulamaların sağanağında; seçilecek sıralamaların, alınacak mevkilerin, umulan makamların misafir  balkonunda, "ev sahibi" görüntüsü veriyor. Araplar 10 sayısına tam sayı derler. Sonrası 11,12,13...Kazım beyin onbirinci sırası;  eski, tamam olmuşun ve anlayışının  bittiği;  yeni, ilkin başladığı sıra olduğunu biliyorum. Sanırım O da bunun farkındadır.

Mevki, takdir, ödül, paye, rahatlık, alkış... bunlar; ilmi, bilmeyi çürüten beşeri işlerdir; bunlar, yerçekimidir; bunlar, kaybedeceklerin taşıdığı yükler, değersiz taşlardır. Bu dünyadaki  varsıllık ayırtında olunmayan yitikliktir.

İlim tutkunlarına, işe yaramayan, satın alınmayan, paye verilmeyen "ilimlerini", makamlarda parlatma iğvasında daha fazla heder etmemelerini, bu şekilde takas yapanlara özenmemelerini dilerim. Çünkü ilmin zerresi dahi payelerde ıstırap çeker; "bir bilseniz!?"

Son olarak;

İlim bilmektir; bilmek yaşamak; yaşamak, karşılığını beklemeden-istemeden, arayışa,  buluşçuluğa, görünmezliğe, alçakgönüllü olmaya  adanmak; ölünce, ileride  kendiliğinden takdirle değerlenmek demektir. Bu değer, bırakılacak “hoş sedanın”  hasıdır.

Özer ATAÇ

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum