“Tek adam rejimi vatandaşı kimsesiz bıraktı”

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, iktidarın gözünü rant hırsının bürüdüğünü belirterek, “Bu kader değil, resmen cinayet ve hepimiz katili biliyoruz” dedi

“Tek adam rejimi vatandaşı kimsesiz bıraktı”

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, iktidarın gözünü rant hırsının bürüdüğünü belirterek, “Bu kader değil, resmen cinayet ve hepimiz katili biliyoruz” dedi

“Tek adam rejimi vatandaşı kimsesiz bıraktı”
01 Mart 2023 - 17:45

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, depremle ilgili basın toplantısı düzenledi. Yaşananların kader planı içinde olmadığını açıklayan Nazlıaka, tek adam rejiminin vatandaşı kimsesiz bıraktığını belirterek, “Ölümlerin tek sorumlusu iktidardır” dedi.
 
Doğal afetlerin önlenemediğini ama yıkımın en aza indirgenebileceğini söyleyen Nazlıaka, “Gölcük depreminden 24, Van depreminden 13, Elâzığ ve İzmir depreminden 3 yıl geçti. Göz göre göre bir felaket daha yaşadık. Rant hırsı gözünü bürüyen iktidar, memleketimizi koca bir mezarlığa çevirdi. Önleyici ve koruyucu tedbirler alınmaması, zamanında müdahale edilmemesi nedeniyle on binlerce insan yaşamını yitirdi. Ölümler, Erdoğan’ın söylediği gibi kader planı içinde olan şeyler değil. Resmen cinayet! Katili hepimiz biliyoruz. Acımız büyük elbette fakat öfkemiz daha da büyük” diye konuştu.
 
Sevdiklerini yitirenlerin “Seni kurtaramadım!” diye feryat ettiğini hatırlatan Aylin Nazlıaka, bunun sorumlusu iktidarın “kader” deyip sıyrılmaya çalıştığını, “şahsım” hükümetinin sorumsuzluğunu, beceriksizliğini yine kadere yüklediğini vurguladı. İktidarın insanların bir yudum su, bir lokma ekmeğe muhtaç kalmasını film gibi izlediğini belirten Nazlıaka, şunları söyledi; “İnsanlar karda kışta, kalırken, göstermelik çadırdan yapılan televizyon yayınında, çadırın girişi için “antre” benzetmesi yaptılar. Onlar adına utandık. CHP olarak çadır bulmak için seferber olmuşken, ‘Kızılay nerde?’ diye hesap sorduğumuzda duymadığımız hakaret kalmadı. Bu memlekette hala onurlu gazeteciler var.  Kızılay çadırlarının akıbetini öğrendik. Kanser hastası baba, kızına çadır bulmak için feryat ederken, Kızılay çadır satıyormuş. İnsanlar çadır beklerken, Kızılay para saymakla meşgulmüş. Bunu öğrenince Erdoğan’ın şu sözlerini hatırladım: ‘Be ahlaksız, be namussuz, be adi.’ Böyle vicdansızlık olur mu? Depremin ilk gününden bu yana Gaziantep Koordinasyon sorumlusu olarak bölgedeyim. Gaziantep’i köyleri de dolaştım. Kahramanmaraş’a, Malatya’ya, Adıyaman’a, Hatay’a gittim. Yaşanan çaresizliğe tanık oldum. Ömür boyu katıldığım kadar çok cenazeye katıldım. Yaşanan yıkım, kırılgan grupları derinden etkiledi. Kadın, çocuk, yaşlı, engelli ve hastalar için koşullar daha da zorlaştı. Depremzedeler barınma, tuvalet, banyo sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Neredeyse bir ay olacak. Deprem bölgesinde imkânlar hala çok kısıtlı. Çadırlarda yemek yapmak, soba yakmak, çocuklara bakmak, aş evinden erzak yardımına erişmek kadının sırtında. Çocuklarının karnını nasıl doyuracağını, geleceğini nasıl inşa edeceğini düşünüyor, hayatta kalan aile bireyleri, yaşlılar ve varsa engelliler için çabalıyor.”
 
Çocukların çok fazla cansız beden gördüğünü belirten Nazlıaka, “Çocukların psikolojileri bozuldu. Bir yandan çocuklarını iyileştirmeye çalışan kadınlar, bir yandan da barınma, tuvalet, banyo sorunlarını çözmeye çalışıyor. Barınma, hala en temel ihtiyaç. Çadır yok ya da yetersiz. Çadırın kurulduğu yerlerde durum tam bir facia. Çadıra ulaşanlar, yatacak yatak, üzerlerine örtecek yorgan bulamıyor.  Zemin buz gibi, ısıyı koruyacak düzen yok. Hayatta kalan bazı aile bireyleri, çocuklarına ulaşamadı. Kimi il il çocuğunu aradı, kimi sosyal medyadan medet umdu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 8 Şubat’ta çıktı; ‘bilgimiz dâhilinde kayıp çocuk yok’ dedi. Bakanlık verilerine güvenmediğimizi söylerken, bir skandal açığa çıktı. Gaziantep’ten Sakarya’ya getirilen 9 çocuk bir cemaat yurduna yerleştirilmişti. Bakanlık haberi yalanladı. Oysa Sakarya İl Müftüsü Hasan Başiş, bu skandalı doğruladı. Kurs görevlisi, ‘Çocukları Aile Bakanlığı götürdü’ dedi. Çocukların akıbetini bilmiyoruz. Buradan Bakan Yanık’a soruyoruz: Kaç kayıp çocuğumuz var? Bu çocukların yaş ve cinsiyet dağılımı ne? Hangi ilden kaç ihbar aldınız? Kaç çocuk ailesine teslim edildi? Göçükten çıkarılan çocukların hastane kayıtları nasıl tutuldu? Bu çocuklar hangi hastanede tedavi altına alındı? Tedavisi süren çocukların kaçı uzuv kaybı yaşadı? Ampute çocukların tedavileri nasıl sağlanacak? Protezleri devlet tarafından karşılanacak mı? İçişleri Bakanlığı ya da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı nasıl bir çalışma yolu izliyor? ALO 183 hattına kaç kayıp ihbarı, kaç bulundu ihbarı geldi? Kayıp çocuklarımız nerede? Koordinasyonsuzluk ve beceriksizliğinize rağmen neden hala o koltukta oturuyorsunuz?” diye sordu.
 
Yaşanan acının ve beceriksizliğin bedelini sormaya kararlı olduklarını da vurgulayan Aylin Nazlıaka, “Kader deyip, helallik isteyerek sıyrılamazlar. Kimden istiyorlar? Cansız bedeni bulunmayanlardan mı? Adıyaman’da enkaz altından çıkarılıp, Nurdağı’nda anne babasını, üç kardeşini depremde kaybeden üniversite öğrencisi Zeynep’ten helallik isteyin! 7 yaşındaki yeğenini çizik dahi olmadan enkazdan çıkarıp donarak öldüğünü öğrenen, ailesinden 56 kişiyi kaybeden Kadın Kolları MYK Üyemiz Fevziye Pehlivan’dan isteyin. Enkaz altında annesini, babasını, kolunu, bacağını kaybeden çocuklardan isteyin. Bu ülke sahipsiz değil. 100 yaşındaki Cumhuriyetimiz dimdik ayakta. Halkımızı yalnızlığa, çaresizliğe ve ölüme mahkûm edenleri ilk seçimde göndereceğiz. Bunca acı yanlarına kalmayacak. Ölülerimizin de hayattayken diri diri ölümü yaşayanların da hesabını soracağız” dedi.
 
Nazlıaka, deprem bölgesine yönelik yaptıklarını ve yapılması gerekenleri özetledi; “Afet dönemlerinde kadınlar ve çocuklar daha fazla zorluk yaşıyor. Bunların aşılmasında pozitif ayrımcılık yapılmalı. Afet bölgelerinde tuvalet, banyo gibi tesisler kadın mahremiyeti ve ihtiyaçlarına göre kurulmalı. Sağlık ekiplerine kadın hastalıkları, doğum uzmanları eklenmeli. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarının bu dönemlerde arttığı dikkate alınmalı. Afet bölgelerinin güvenliği sağlanmalı. Ailesini kaybetmiş ya da yalnız yaşayan kadınlar için korunaklı alanlar oluşturulmalı. Kadınların iç çamaşırı, ped ve hijyen malzemesi ihtiyaçları karşılanmalı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak afet bölgelerinde kadınlar ve çocuklar için kadın danışma merkezleri kuruyoruz. YaşamHak çadırlarımızda/konteynerlerimizdeki kadın kolları üyelerimiz, her türlü desteği uzmanlar kanalıyla sağlayacak. Psikolojik destekten hukuki danışmanlığa, kadınlara özel ihtiyaç malzemelerinin temininden sağlık hizmetlerine kadar yardımcı olacak. Mağdurlar, 7/24, 444 82 85 hattımızı arayarak kadına şiddet ve çocuk istismarı vakalarını bize iletebilirler. Bu vahşete ah, vah diyerek, ulufe verir gibi para dağıtarak, rezaletin üzerini örtemezler. İktidara gelince insanca koşullarda yaşanabilir kentler inşa edeceğiz. Hiçbir çocuğumuzu sahipsiz bırakmayacağız. Fay hattı üzerine ölüme davetiye çıkaran binalar inşa edilmesine izin vermeyeceğiz. Liyakatsiz kadroların kol gezdiği Kızılay’ı yeniden Cumhuriyet ruhuna kavuşturacağız. Bu kokuşmuş, çürümüş düzeni değiştireceğiz. Geliyor gelmekte olan.”
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum