Eğitim sistemi üzerine ne zaman kalem oynatsak, karşımıza sayısız başlık çıkar: müfredat, sınav sistemi, öğretmen atamaları, fiziksel altyapı, dijital imkanlar… Her biri kendi başına önemli ve çözüme muhtaç. Ancak öyle bir mesele var ki, tüm bu sorunların gölgesinde kalıyor ama aslında hepsinin önünde geliyor: çocukların beslenme sorunu.
Evet, bugün Türkiye’de binlerce çocuk okula sabah aç gidiyor, öğle yemeğini yiyemeden günü tamamlamaya çalışıyor. Okul kantininde satılan ürünlere erişimi olmayan, evden getirecek bir öğünü bulunmayan çocuklardan “başarılı olmalarını”, “derse odaklanmalarını”, “sınavda yüksek puan almalarını” bekliyoruz. Bu , hem bilimsel gerçeklere hem de insani değerlere aykırı.
Hiçbir çocuk açken öğrenemez.
Dünya bu gerçeği çoktan fark etti. Gelişmiş ya da gelişmekte olan pek çok ülke, öğrenci beslenmesini devlet politikası haline getirmiş durumda.
İsveç, Finlandiya, Estonya gibi ülkelerde tüm öğrencilere ücretsiz ve dengeli okul yemekleri sunuluyor. ABD, düşük gelirli ailelerin çocuklarına yönelik ücretsiz ya da indirimli öğle yemeği programları yürütüyor. Hindistan’da her gün milyonlarca çocuğa okulda sıcak öğle yemeği veriliyor; hem beslenmeleri sağlanıyor hem de okula devamları artıyor.
Brezilya’da yerel üreticilerden temin edilen ürünlerle öğrenciler sağlıklı besleniyor, yerel ekonomi destekleniyor. Japonya’da çocuklar hem sağlıklı beslenmeyi öğreniyor hem de okul bahçelerinde sebze-meyve yetiştiriyor.
Peki ya bizde?
Ne yazık ki Türkiye’de devlet eliyle yürütülen sistematik bir ücretsiz beslenme programı bulunmuyor. Bazı belediyelerin veya STK’ların yürüttüğü sınırlı çabalar dışında, milyonlarca öğrenci bu alanda kendi kaderine terk edilmiş durumda. Kantin fiyatları cep yakıyor, ailelerin çoğu beslenme çantasını doldurmakta zorlanıyor.
Artık şunu kabul etmek zorundayız:
Bir sosyal devlet, yarının büyüklerini bugünün imkânlarına terk etmez.
Bu nedenle, eğitimde “önce insan” diyorsak, işe öğrencilerin en temel hakkı olan beslenmeden başlamalıyız.
Türkiye için uygulanabilir bazı somut adımlar şunlar olabilir:
1. Devlet okullarında ücretsiz ve dengeli bir öğün (sabah ya da öğle) tüm öğrencilere sunulmalıdır. Bu yemekler, beslenme uzmanlarının denetiminde hazırlanmalı, hijyenik ve kaliteli olmalıdır.
2. İlk etapta dezavantajlı bölgelerde pilot uygulamalar başlatılarak, sistem kademeli biçimde yaygınlaştırılabilir.
3. Yerel üreticilerle işbirliği yapılarak gıda tedariki hem ekonomik hale getirilebilir hem de kırsal üretim desteklenebilir.
4. Beslenme eğitimi ve okul tarımı uygulamaları ile çocuklar, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını erken yaşta kazanabilir.
5. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ortak bir protokol ile bu süreci birlikte yönetmelidir.
Eğer amacımız sadece sınav başarısı değil de gerçekten iyi yetişmiş, sağlıklı, mutlu bireylerse; çocukların açlığını görmezden gelemeyiz.
Çünkü eğitim yalnızca sınıfta, kitapta, tahtada değil; aynı zamanda çocuğun midesinde başlar.
Ve bir çocuk toksa, dünya onun için öğrenmeye daha açıktır.
YanıtlaYönlendir Tepki ekle |
YORUMLAR