“Erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülüyor”

EÜ-ÖZEM kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine danışmanlık ve konuşma terapisi hizmeti veriyor.

“Erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülüyor”

EÜ-ÖZEM kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine danışmanlık ve konuşma terapisi hizmeti veriyor.

“Erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülüyor”
21 Ekim 2020 - 09:41

Özel gereksinimli çocuklara ve ailelerine yönelik
araştırma, eğitim ve danışmanlık hizmeti veren Ege Üniversitesi Özel Eğitim
Uygulama ve Araştırma Merkezi (EGE-ÖZEM), kekemelik sorunu olan çocuk
ve ailelerine, yetişkin kekemelik sorunu olan bireylere hem danışmanlık hem de
konuşma terapisi hizmeti veriyor. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın destekleri
ile iki yıl önce kurularak faaliyete başlayan merkez, özel gereksinimi olan
bireylerin değerlendirilmesine, bu bireylerin bağımsız yaşam becerilerini
kazanmalarına, eğitim ortamları ile yaşadıkları topluma tam katılımlarına destek
oluyor.

Kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler
vermek amacıyla her yıl 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü olarak anılıyor. Ege
Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr.
Pelin Piştav Akmeşe, kekemelik sorunu ve Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma
Merkezi öncülüğünde yürütülen çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.

Kekemelik sorununun özelliklerinden ve nedenlerinden bahseden Doç.
Dr. Akmeşe, “Konuşma çeşmeden akan su gibi engellenme, duraksama veya
tekrar içermediğinde yani pürüzsüz ve çabasız olduğunda akıcıdır. Akıcılık
bozukluğu olan kekemelik ses veya hecelerin tekrarlanması veya uzatılması,
kelimelerin ya da kelime bölümlerinin tekrarı, konuşmayı duraklatma ve sesli
veya sessiz blok örüntülerini içerir. Bazen herkesin konuşmasında akıcılık
sorunları olabilmektedir. Söylediklerimizi tekrarlar, ne söyleyeceğimizi
düşünürken duraksar veya boşluk doldurma amaçlı sözcükler kullanırız. Ancak
konuşma akışındaki bu sapmalar bir bozukluk değildir. Konuşma akıcılığında
sorun olduğunda konuşurken birdenbire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz
buruşturma ve gerilme hareketleriyle hecelerin tekrarlanması söz konusudur.
Kekemeliğin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genetik,
nörofizyolojik ve psikolojik nedenlerin kekemeliğe sebep olduğu
belirtilmektedir. Kekemelikte genetik ve çevre etkileşimi belirgin olduğunu
söyleyebiliriz. Kekemelik sorunu yaşayan bireylerin yüzde 70’inde yakın ve
uzak aile bireylerinde kekemelik öyküsü bulunur. Erkeklerde kızlara oranla 3-4
kat daha sık görülür” dedi.

“Erken dönemde dil ve konuşma terapistine başvurulmalı”

Her 100 çocuktan 5’inde 2-5 yaşları arasında erken dönem kekemelik
görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Akmeşe, erken dönem kekemelik belirtileri
gösteren çocukların yüzde 80’inde söz konusu belirtiler kendiliğinden ortadan
kalkarken geri kalan yüzde 20’sinde ise sorun ileriki yaşlara kadar
sürebilmektedir. Buradaki en önemli nokta, hangi çocuğun kendiliğinden
iyileşeceğinin kesin olarak bilinememesidir. Kekemelik davranışlarının ortaya
çıkışından itibaren ilk altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz
iyileşmesi zordur. Bu nedenle kekemelik sorunu yaşamaya başlamayan
çocukların aileleri vakit kaybetmeden dil ve konuşma terapistine
başvurmalıdırlar. Erken dönemde aile eğitimi ve terapi önemlidir” diye konuştu.
“Kekemelik akademik başarıyı ve sosyal iletişimi olumsuz etkiliyor”
Doç. Dr. Akmeşe, “Kekemeliğin şiddeti ortama, duruma ve kişilere göre
değişiklik gösterir. Bu nedenle çocuğun sosyal gelişimini, eğitim hayatının
olumsuz etkileyen kekemelikte erken müdahale ile çocuğa ve anne babasına
sağlanan destek akıcı konuşmanın geliştirilmesinde etkili olmaktadır. Ayrıca
kekemelik akademik başarıya ve sosyal iletişimi olumsuz etkiler. Kekemelikte
olumsuz algılanma korkusu nedeni ile konuşmaktan kaçınma davranışı ile sık
karşılaşılmaktadır. Bu kaçınma davranışları bir harften, bir kelimeden kaçınmak
olarak ortaya çıkabileceği gibi, belirli yerlerden uzak durmak bazı bilgileri
vermekten kaçınmak gibi sosyal yaşamı etkileyen durumlar olarak da kendini
gösterebilmektedir. Bu kaçınma davranışları çocuklarda ve yetişkinlerde
anksiyeteye ve sosyal fobiye neden olabilmektedir. Tüm bunların yanı sıra
kekemelik sorunu yaşayan öğrenciler okul döneminde çok sık akran zorbalığına
da maruz kalıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde
kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine, yetişkin kekemelik sorunu olan
bireylere hem danışmanlık hem de konuşma terapisi hizmeti verildiğini belirten
Doç. Dr. Akmeşe, “Kekemelikte uygulanan konuşma terapisinde; konuşma
akıcılığını artırmak, etkili iletişimi geliştirmek, çocukların okula, yetişkinlerin
işe problemsiz devam etmesini ve sosyal aktivitelere rahatlıkla katılmalarının
sağlamak amaçlanır” diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum