Alsancak’ta geçiş yok...
Alsancak’ta geçiş yok...
Yayınlanma :
01.05.2015 13:28
Güncelleme :
01.05.2015 13:28


Birlik, beraberlik ve dayanışma bilinciyle; emek, sarış, adalet ve özgürlük mücadelesinde tüm emekçilerin 1 Mayıs Bayramı kutlu olsun...
Aynı saatlerde Bornova Küçükpark’ta gür sesli biri bağırıyordu:
‘Ne oldu?’ diye dışarı çıktım.
‘Saat 15.00’de Gündoğdu Meydanı’nda toplanalım!’ diye çağrı yapıyordu.
Cafelerde, erken saatte kahvaltı yapan gençlerden bazıları yanına gitti, sohbet etti, bazıları seyretti...
Ama tam bir hoşgörü havası vardı...
Dikili’de yaşamıştım...
Karşıyaka’da da...
Hatta Bodrum’da...
Ramazan ayında, bir yandan içki içenler, diğer yandan orucunu bozmaya hazırlananlar...
Asıl önemli olan ne biliyor musunuz?
İbadet edene, oruç tutana saygılı u insanlar, ezanla birlikte topun atılmasını beklediler, yemek ve içkilerine ara verdiler.
Musevi’siyle, Hristiyan’ıyla, Müslümanıyla, inananıyla inanmayanıyla, herkes birbirine ancak bu kadar saygı gösterebilir.
İzmir böyle, işte!
Sanki hiç şehidimiz yok!
İstanbul için, Ankara için, hatta bir başka kent için aynı sözleri edebilir miyiz?
Baksanıza seçimlere İzmir’den girenlere...
Neredeyse tüm partiler en ağır toplarını İzmir’de topladılar.
İzmir’e o kadar önem veriliyor, Türkiye’de, hatta Avrupa’da...
Düşünebiliyor musunuz?
Neredeyse 40 bin insanımızı şehit edenler bile Türk bayrağını ve Kuran’ı evinden eksik etmeyen bizlerden, İzmirlilerden oy istiyorlar.
Hangi yüzle?
Ve de hepsinden önemlisi, bu oyunun seyircileri ve aktörleri arasında bizlerden, Türklerden isimler de var...
Tek söyleyeceğim söz:
Allah kimseyi şaşırtmasın!
Bu arada unutmayayım:
İçimizde ‘İngilizler’ de var, İrlandalılar da...
İkili, üçlü oynayanlar, yerlerini sağlam tutmak ve ‘Ne olur, ne olmaz!’ diyerek, yılanla, Şeytan’la işbirliği yapanlar, yemek yiyenler, davetlerinde en baş köşede oturanlar da...
Hepimiz emekçiyiz!
Küçükpark’taki gür sesli, ‘Hepimiz işçiyiz, hepimiz emekçiyiz!’ diye bağıran ve saat 15.00’de herkesin Gündoğddu meydanı’nda toplanmasını isteyen kişiyi arada dinlerken, gelen ir başka mesaj şaşırttı.
Mesajda:
‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyoruz. Ugiün sat 12.00’de Cumhuriyet Meydanı Büyük Postane önünde toplanıp Gündoğdu’ya yürüyoruz. Bilginize....’ deniliyordu...
İki çağrının saatleri arasında iki saatlik bir fark vardı...
Üşenmedim, giyindim, sabahtan yola çıktım...
Aslan, hırsızı yakaladı!
Gece Urla’dan dönmüş, Mehmet- Gülten Gülperçin çiftinin ‘Bornova Villa Lavanten’deki ’50. Yıl evlilik kutlamasına’ katılmıştım.
Hatta İzmir’in en esti balatacılarından tornacı Mehmet Gülperçin, ‘Artık Villa Lavanten’i yazarsın’ diye espri de yapmıştı.
Daha önce Karşıyaka grubuyla, burada bir toplantı yapmıştık.
Zaten biraz ileride ablam Ayşen İnce’nin ‘Aslanlı evi’ var.
Yıllar önce ‘Emrah’ isimli aslan, gece yarısı bir hırsızı yakalamıştı.
Hırsız o gece polisler tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi yapılmış, ertesi gün mahkemeye çıkarılmıştı.
Aslanın yakaladığı ve korkudan hastanelik olan hırsızın hala korku ile titrediğini gören yargıç, ‘Bu ceza sana yeter! Bir de cezaevinde seni mi besleyeceğiz?’ diyerek serbest bırakmıştı.
Huylu huyundan vaz geçer mi?
5-6 yıl kadar sonra bu genç, bu kez İzmir’in Hatay semtinde yine hırsızlık yaparken suçüstü ele geçmişti.
Şimdi ‘demokrasi havarisi’ geçinenler de bu hırsızın kafasındalar...
Hiçbir şekilde iflah olmazlar...
Arkanı döndüğünde vururlar...
Örnekleri çok...
Hala askerlerimizi, polislerimizi fırsat buldukça şehit etmiyorlar mı?
Güneydoğu’da kanlı ellerinde silah var, burada ise çiçek tutuyorlar.
Acaba buketin içinde ne var?
Rektörlüğün karşı sokağında
Bornova’da, Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün karşı sokağındaki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun evinin tam karşısındaki ‘Villa Levanten’ Manisalı bir genç ayan tarafından işletiliyor.
Tarihi bir Levanten köşkünü almış, zevkle dekore etmiş, eskiye sağdık kalarak yaşama sokmuş.
Bornova’ya ve İzmir’e yakışır bir lüks restoran...
Hatta geçenlerde Nuran Yeşilpınar, ‘Arkadaşlarımla gitmek istiyorum, önerir misin?’ diye sorduğunda, ‘kesinlikle’ demiştim.
Ve pazartesi günü ‘memnun kaldınız mı?’ diye sorduğumda ‘evet’ yanıtını aldım.
Zeytinve yağsız olmaz!
Ancak ‘Bornova Villa Lavanten’de küçük bir eksiklik gördüm...
Rezevrve edilmiş 12 kişilik masamızda ‘zeytinyağı’ yoktu...
Bayan sahibi Manisalı olduğuna ve Anemon Otelleri’nin sahipleriyle akrabalığı olduğuna göre masalarda ‘zeytinyağı’ olmamasını bir eksiklik olarak düşündüm.
Öger Tur’dan, turizmci Hülya Gülperçin ile Makine mühendisi, sanayici eşi Fırat Gülperçin ‘Zeytindostu’ olduğumu ildiği için benden atik davranarak masamıza yemek öncesi ‘zeytinyağı’ istediler.
Bir firmanın zeytinyağı getirildi...
Aklıma Akhisarlı üretici- sanayici Alper- Mustafa Alhat geldi...
Telefon edip, markayı soracaktım....
Hatta Hüsamettin Berber de bana seceresini çıkarabilirdi...
Efe- Selin kardeşler ile bahçesindeki zeytinleri ikramdan zevk alan Mehmet Gülperçin, ‘Gerek yok!’ dedi.
Aslında ben zeytinyağın nefasetini bildiğimden, üretenleri ve firmayı öğrenmek istemiştim.
Dostumuz olarak kabul ettiğim Akhisar Ticaret Borsası Meclis Başkanı Bahattin Altın’ı da bahane ile arayacaktım ama rahatsız etmek istemedim.
Neden Akhisarlı dostlar?
Çünkü şu anda ‘Zeytin diyarı’ olarak bir numaralı yer Akhisar...
Üstelik Türkiye’nin sofralık zeytin üretiminin yüzde 80’ini deç burası karşılıyor...
Akhisar ve Manisa...
Tufan Atakişi’nin eseri
Bu arada Karşıyakalı Gümrük Müşaviri Osman Damar ile Öğretmen eşi Fazilet Damar da, Tufan Atakişi’nin ‘ Kralın son günleri’ isimli eserini sordular...
1 Mayıs onlara bu eseri hatırlatmıştı...
Tufan Atakişi, Yunanlıların İzmir’i işgalini bu kitapta tarihi belgelere dayanarak anlatıyordu.
Ayrıca çok sayıda fotoğraflarla kitap bir belgesel haline getirilmiş.
İki yıl kadar önce ilk çıktığında okumuş ve sözünü etmiştim.
Ve o günden bu yana Fazilet- Osman Damar çiftine, okumaları için vereceğimi söylemiştim.
Zaman çok çabuk geçiyor...
Şimdi Karşıyaka sevdalısı Tufan Atasoy ikinci kitabını yayınladı.
Yollar da kapalı!
Bornova Küçükpark’tan erkenden çıkıp Alsancak’a ulaştığımda, her yer, her kşe ve yol polisler tarafından tutulmuştu.
Talatpaşa Bulvarı’nda, Gazi Okulu’nun karşısında bir nakliye aracı sağa, Gündoğdu’ya doğru dönmek istedi.
Belki de Ege Palas’a malzeme götürecekti...
Polis izin vermedi...
‘İleriden git’ dedi...
Ben daha önce gittim, baktım orası da kapalı...
Hani maçlarda ‘Buradan çıkış yok!’ diye taraftarlar bağırıyor ya, onun gibi bir şey...
‘Buradan geçiş yok!’ diyordu, polisler her köşe başında...
Konak’a kadar gittim...
Görüntü hep aynı...
Geçiş de izin de yok!
Ben de Urla’ya döndüm...
Bari ‘Enginar Festivali’ne katılırım...
Gönül gönüle kutlayalım
Özetle; 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyorum.
Demokrasimiz ‘özgür 1 Mayıs’larda çok daha fazla güçlenecektir.
Birlik dayanışma, mücadele, barış, kardeşlik ve sevgi günüdür 1 Mayıs...
Soluduğumuz emeğin bayramıdır, neşemizdir 1 Mayıs...
Emeğin en yüce değer olduğunu biliyoruz.
Bunun için el ele omuz omuza, yürek yüreğe mücadele etmeliyiz...
Bir avuç haine de izin vermemeli, tanımamalıyız...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: