Sözlerini tuttular!
Sözlerini tuttular!
Yayınlanma :
08.02.2016 10:25
Güncelleme :
08.02.2016 10:25


Son olarak ‘sözünde duran’ insanlar olarak Urla Balıklıova’da evleri, daha doğrusu barakaları yıkılan 74 aileyi gördüm.
Kar, buz, soğuk demeden Ankara’ya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına gittiler.
Öğrendiğime göre bir ara polis bile barikat kurdu bu hak arayıcılara…
Ama çoğu gecekondularda oturduğu, içimizden biri olarak vicdanlarının sesini dinleyerek ne kırıcı oldular, ne de gaz sıktılar bu insanlarımıza…
Kar, buz, polis dahil hiçbir engel durduramadı bu insanlarımızı.
Şimdi sıra Kemal Kılıçdaroğlu’nda, aylar önce verdiği sözü tutar inşallah.
Şimdi bazıları devreye girecek ve ‘yanlış’ bilgilendirme yapacak.
Diyeceklerini biliyorum, ‘Efendim bunlar halkın malını gasp ettiler’ diyecekler.
Kağıt üzerinde belki öyle görünüyor.
Ya da madalyonun bir yüzü bu şekilde hazırlanmış.
Ya diğer gerçek yüzü ne?
Az sonra anlatmaya çalışacağım.
*- filme almış
Bu arada bir okuyucum, bir yandan soğuktun korunmaya çalışan, diğer yandan yaşadıklarını, meramlarını, ‘çözüm merkezi’ olarak gördükleri Ankara’daki görüntülerini filme almış.
Burhan Çınar İzmir Port’ta yayınlamış ve facede ortak arkadaşlarıyla paylaşmış.
Bir iki duyarlı vatandaşımız da paylaşınca gördüm, izledim.
İzlediğim çekimde; Kemal Kılıçdaroğlu’nun evi önünde, karlar içinde, megafonla hitap edenlerden bağrı yanık bir İzmirli şunları söylüyordu:
‘Bir çoğumuzun gençliği burada geçti. Bu evlerde evlendik. Çocuklarımız ve torunlarımız bu evlerde dünyaya geldi.
2014 Belediye seçimleri ile Balıklıova köyü mahalle olunca, belediyeden daha güzel, sağlıklı hizmet alacağız diyerek bir sevince kapıldık. Seçim öncesi verilen sözlere inanan tüm yoksul insanlar gibi bizim sevincimiz de kısa sürdü.Biz CHP’li Urla belediye başkanından hizmet beklerken, o ilk iş olarak evlerimizi yıktı.’
*- Merak edilen!
Bu arada, Dinç Varlıol isimli bir İzmirli de, şu yorumu yapmış:
‘Anlamadığım bir şey var! Bilgi eksikliğim olabilir.
Bu yıkımlar özel mülkiyete dayalı tapulu parseller mi, yapı ruhsatları var mı, kıyı çizgisi kapsamında mıdır.
Tapulu mülkiyet söz konusu ise istimlak yolu ile kamulaştırılır.
İşgal ile elde edilmiş ise yorum yapamam.
CHP sanırım bu konuyu açıklığa kavuşturur.
Yine de hukuk devleti olmak zorundayız.’
*- Anlatayım:
Aslında Dinç Varlıol’un sorusu ve yorumu her şeyi özetliyor.
En iyisi mi, buradan ben yanıt vereyim:
Böylece okuyucularım da gerçeği öğrenir:
Bundan çeyrek asır önce…
Belki de 25 yıldan da eski…
Türkiye’de yazlıklar, ya da ikinci evler salgını olunca herkes deniz kıyılarına koşmaya başladı.
Çoğunluk kooperatif kurdu…
Parası olanlar villalarını kondurdu.
Ancak Balıklıova köyüne gidenler, seçenler, o günkü şartlarda köyün malı olan adada, küçük parsellerin parasını, aslında bölgesinde cumhurbaşkanı yetkisi olan Köy Muhtarına ve ihtiyar heyetine, biçtikleri değeri ödedi.
Karşılığında, halk dilinde ‘Halvacı kağıdı’ olarak bilinen yazılı pusulayı aldı.
Türkiye’nin her köşesinde, bu tür satışlar yasal olarak kabul ediliyor.
Kullanım hakkı, İhtiyar heyetinin günün şartlarına göre, belirlediği fiyat ve verdiği kararla alıcının oluyordu.
Kazanç, gelir hanesine yazılıyor, köyün koruması başta olmak üzere, çeşme, yol, cami, okul gibi ihtiyaçların giderilmesinde kullanılıyordu.
Yani, birikimleri ile ve de yasal olarak elde ettikleri yere bu insanların çoğunluğu, gelirleri ve ekonomik durumları sınırlı olduğu için ancak başlarını sokabilecekleri barakaları yapabildiler.
Hatta baraka yapamayanlar da oldu…
Onlar da haklarını yine eşine, dostuna devretti…
*- Balık sayesinde
Ama hiç kimse buradan haksız kazanç elde etmeyi düşünmedi.
Köye çok yararları oldu…
Çünkü; balıkçılar balığını sattı.
Bir ara gördüm…
Daha doğrusu Kaya Çelikkanat göstermişti…
Balıkçı Ali, ailesini bu kişilere balık satarak geçirdirdiği gibi, iki oğlunu da okutmuş, üniversite tahsillerini tamamlatmıştı.
Hatta, ‘Denizin faydası oluyormuş!’ diyerek, balığın duasının yeterli olmadığını belirtti.
Balık demiş ki: '’Etimi yiyen doymasın, avımı yapan gülmesin (onmasın).’
Bu atasözünün açıklaması ve anlamı şöyle:
Avcılara av olan balığın böyle beddua ettiğine inanılır.
Bu inanış, balık etinin lezzetine doyum olmamasından ve balık avcılarının hep geçim sıkıntısı çeken kişiler olmasından kaynaklanıyor.
*- CHP’ye oy vermişlerdi
Yıllar geçti…
Son yerel seçimlere gelindi.
Ancak bu arada yasa da değiştirildi.
Birincisi köylere kaynak yaratan İl Genel Meclisleri kapatıldı.
Daha önce bazı beldelerdeki belediyelikler lağvedilmişti. Bu kez köyler de belediyelere bağlandı.
Balıklıova köyü de bu arada mahalle oldu.
Devletin yapısında da Köy Hizmetleri gibi birimlerdeki elemanlar başka kamu kuruluşlarına transfer oldu.
Siyasi yönünü bir yana bırakırsak amaç belli idi.
Kendi yağları ila kavrulamayan ve gelirleri yok derecede olan yerleşim birimlerine hizmetin akması idi.
Yerelde kalkınma için atılan belki de önemli bir adımdı.
Köylerin malları da belediyelere verildi.
Köydeki İl Özel İdareye ait tesisler, mal mülk de paylaştırıldı, komisyonlar tarafından.
İzmir’de bu yüzden Valilik ile CHP’li belediyeler arasında çok anlaşmazlık çıktı.
Örneğin kapatılan Alaçatı belediyesine ait, içkili mekan ve eğlence merkezlerinin komisyon tarafından CHP’li Çeşme belediyesine değil de, Diyanet işlerine yani müftülüğe verilmesi gibi.
Müftülüğün içkili mekânları kiraya vermesi ya da turistik merkezdeki bu kiracılarını kapı dışarı atması gündeme gelmiş, günlerce konuşulmuştu.
*- Güvenin sonu!
Bu arada şunu belirtmekte yarar var.
Zamanında köyden kadastro geçmediği için ve de daha sonra da 74 aile işin önemini ve ciddiyetini kavramadığından, belki de başlarına böylesine bir felakat geleceğinden habersiz olduklarından, resmi tapu üzerinde hiç durmamışlar.
Belki de, ilk sahiplerinin, yani dedeler ve nineler bu dünyadan göç ettiği ve varisler arttığı için ‘Böyle gelmiş, böyle gidecek!’ düşüncesi ile hiç kimse hukuki mücadeleye girmemiş, masraf yapmak istememiş.
Sonuçta seçimlerden sonra, Balıklıova’nın bir zamanlar önemsiz olan, ama şimdi kıymete binen 74 parselli, ya da sahipli adası Urla Belediyesi’ne verilmiş…
İştah kabartacak kadar önemli olan burası da birçok kişinin ayranını kabartmış.
Belediye Başkanı Sibel Uyar da, ‘Yıkacağım!’ diye tutturmuş…
Dediğini de yaptı…
Benim de önerim:
‘Barakalar yıkıldı güzel. Ama hak sahipleri burayı işgal etmedi ki. Parasını ödedi aldı. Bunu bilmeyen yok. Madem halkçıyım, sosyal demokratım, diyorsun. Burayı projelendirirsin, yeni ve sağlıklı binalar yapar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapısının önünde bekleyenlere müjde olarak tahsis edersin. Hatta projeye spor alanları ve herkesin yararlanacağı gazino gibi sosyal tesisleri de koyarsın. Bu da zor bir iş değil. Arada fark çıkarsa taksit taksit ödemeye imkan sağlarsın’
Yoksa yarın öbür gün birilerine satılırsa, büyük söylentiler çıkar.
*- Belediyelerin işi…
Ödemiş, Seferihisar, Kemalpaşa, Menderes gibi belediyeler köylerden kendilerine gelen bağları, bahçeleri, tarlaları satma girişiminde bulunmadılar mı?
Kaç gündür, kaç zamandır konu gazetelerde gündemini korumuyor mu?
Yani, işin içinde başka iş yoksa…
Kapalı kapılar ardında irileri başka şeyler konuşmadılarsa, hak yerini bulur ve Urla Balıklıova’daki anlaşmazlık da tatlıya bağlanır.
*- SON DAKİKA : Başkan Uyar Balıklıova’da
Yazıyı bitirdikten sonra, belediyeden akşam saatlerinde şu açıklama geldi:
Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, CHP Urla İlçe Başkanı Bahri Yalaz ve Belediye Meclis Üyeleri ile birlikte Urla’nın Balıklıova Mahallesi’nde yer alan kaçak yapıların yıkımı sonrasında yıkılan yere giderek yapılacak olan projeyi yerinde inceledi.
Projenin yapılacağı yere Başkan Sibel Uyar’dan önce gelen Balıklıova Köylüsü Uyar’ı alkışlarla, çiçeklerle karşıladı.
*- MHP’de, CHP’li başkanı destekliyor
Urla Belediyesi Meclisi Milliyetçi Hareket Partisi Sözcüsü Remzi Taktakoğlu: ‘Muhalefet Partisi olmamıza rağmen Belediyenin ve Belediye Başkanının haklı olduğunun kanısında olduğumuz için buradayız. Balıklıova halkının yanındayız. Biraz önce sayın başkan projeleri açıkladı. O projelerde nelerin olduğunu gösterdi. Biz bunların takipçisi olacağız. Muhalefet olarak bizim görevimiz budur. Ama muhalefet yapmak her şeye hayır demek değildir. Yapılan iyi şeylerinde takipçisi olacağız’ şeklinde konuştu.
Bu arada bazı gözlemciler, ‘Başkanın maşallahı var, projeyi neredeyse dünya rekoru olacak şekilde çizdirtmiş’ diye konuştular…
Birkaç kişi de, ‘Önce asar, sonra mahkemesini yaparız!’ fıkrasını hatırlattı.
***
GICIK
*- Hayatta üç şeyden vaz geçmeyin; sevmekten, gülümsemekten ve hayallerinizden. Burada dördüncüsün ilave edeyim; Balıklıova’daki gibi haklıysanız, hakkınızı aramaktan.
*- Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir
*- Kan ve kemik bütün insanlarda bulunabilir. Farklı olan yürek ve niyettir.
*- İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Ama eşyalar seviliyor, insanlar kullanılıyor.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: