Çözüm üretmeye niyetleri yok!
Çözüm üretmeye niyetleri yok!
Yayınlanma :
21.10.2015 14:36
Güncelleme
: 21.10.2015 14:36
‘Teşekkürle’ yazıma başlıyorum…
Öncelikle yaş günümü hatırlatan ve çok güzel dileklerde bulunan, tüm tanıdıklara, dostlara, arkadaşlarıma teşekkürlerimi ve sevgimi gönderiyorum.
Şimdi izin verirseniz güncele ve konuma dönmek istiyorum,,,
Belediyelerin ‘hizmet’ anlayışı!
Memleketin ve belediyelerin halini size anlatmak için kendimizden bir örnek vereyim:
30 yıl kadar önce Urla Atatürk Mahallesi’nde, bataklık sayılabilecek alandaki arsam ve çevresini yeşillendirmek istedim.
Çünkü çevrede sazlıktan başka bir ot ve ağaç yoktu.
Zamanın belediye başkanına isteğimi anlattım ve ‘Ne güzel, herkes böyle düşünse!’ diyerek fidanlar verdi.
Yılanlarla ve diğer çekindiğimiz mahlûkatlarla da mücadele ederek yeşillendirme işlemini başardık.
Daha sonra imkânlar dâhilinde evimizi yapmaya çalıştık.
Bizim gibi hareket eden meslektaşlarımız da vardı dostlarımız da…
Gerek kendi imkânlarımız, gerekse Bornova Belediye Başkanı Cengiz Bulut ve Konak Belediye Başkanı Ahmet Sarışın’ın da teknik destekleriyle alanın yollarını açtık.
*- ‘Her şey vatan için’ diyenler
Daha sonra TEK Bölge Müdürü Cengiz Ündeyoğlu ve PTT Genel Müdür Yardımcısı Ergun Orçun’un yardımıyla elektrik ve telefon gibi insan yaşamının parçası olan sorunları da çözdük.
Hatta o zamanlar ‘Anayasa’ ve ‘hukuk’ dışı bir sistem yürürlüğe girmişti.
Urla, Çeşme, Karaburun, Foça gibi sahil beldelerinde telefon bağlatmak isteyenlerden iki ya da üç misli ücret alıyordu.
Bir ara Amerikalılara da, New- York’taki ‘yardım ve destek’ toplantısında kafa tutan Türk NATO Heyeti’nin başında olan Bornovalı Genel Müdür Yardımcısı Ergun Orçun, ‘Böyle şey olmaz!’ diyerek, Genel Müdür ve Ulaştırma Bakanına da karşı çıkmış, ‘Bizi mahkemeye verin, hakkınızı alın!’ demişti.
Gösterdiği yoldan hareketle PTT’yi mahkemede ‘haksız davranış ve keyfi uygulama’ kararı aldırarak normal işleyişi sağlamamıza olanak sağlamıştı.
Belirtmeden geçemeyeceğim, yalnız Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde Amerikalıların her sözü ‘kanun’ kabul edilirken, belki de Türkiye’den ilk kez, ‘Sizin eski ve kullanılmış teknolojinizi hibe olarak da kabul etmem!’ diyerek görüşmeleri yarıda bırakarak Türk heyetini yurda geri getiren ilk üst düzey yöneticimiz rahmetli Y. Mühendis Ergun Orçun olmuştur…
Yine anımsıyorum, Süleyman Demirel kendisini ‘Bakan’ yapmak istemiş, kabul etmemişti…
Belki bir gün bunu da anlatırım…
*- Kardeşi de bilim adamıydı
Öğrendiğime göre kardeşi Prof. Dr. Ercüment Orçun da kısa süre önce Amerika’da vefat etti.
Yine anımsadığıma göre Türkiye’deki önemli büyük tarım projelerinde Prof. Dr. Ercüment Orçun’un önemli hizmeti vardı.
Hatta ‘Duayen’ olarak tanınan Yaşar Holding Onursal Başkanı Selçuk Yaşar’ın da yurt dışındaki baş danışmanlarından biri idi, dünya üzerindeki gelişmeleri bildiriyor ve Pınar Süt’ten, Pınar Et’e kadar Türkiye için önemli kuruluşların Türk ekonomisine ve üreticiye katkısını sağlıyordu.
Bunları hemen hemen hiç kimse bilmez diye anlattım…
Bir vefa borcu olarak…
Ve de yeni nesillerin öğrenmesi için…
Kayıtlarda, belge olarak kalması için…
Araştırmacılara kaynak olması için…
*- Baratalı’dan Karaosmanoğlu’na kadar…
Gel zaman git zaman bizim diktiğimiz fidanlar kente güzellik katıp, bataklığı ‘Atatürk Mahallesi’ne dönüştürdü…
Hatta Urla’nın önceki Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu da, ekibini çalıştırdı ve sokakları ağaçlandırdı.
Daha öncesinde ‘Ben partiliyim kimse karışamaz!’ diyerek gelişi güzel gecekondu bina yapanlarla eski İzmir Milletvekili ve Urla Belediye Başkanı Bülent Baratalı, aynen İhsan Alyanak’ın yaptığı gibi yıkım ekiplerinin başında giderek ve tehditlere aldırış etmeden, oy endişesine rağmen, yıktı.
Tehditlerden korkmadı…
Ama sıkıntı da başladı…
Çünkü zamanın belediye başkanlarından sağladığımız ağaçlar 2180 sokak 2’numarada olduğu gibi tehlike yaratmaya başladı.
Geç de olsa hepimiz öğrendik…
‘Yeşillik olsun!’ diye ektiğimiz ‘Karabiber’ cinsi ağaçlar, halkın deyişiyle ‘gevrek’ çıktı.
Yani en ufak bir rüzgârda dalları kırılıyor, ya apartmanların, ya da araçların ve de sokaktan geçenlerin başına yıkılıyor.
Peki ne yapalım?
*- Fırsatçıların kucağına itiliyor!
En doğru karar, her türlü imkânı olan, milyarlık bütçeleri olan belediyelerden yardım istenmeyecek de, fırsat düşkünlerinin ağlarına mı düşülecek.
En fazla yarım saatlik bir mesai için bir maaş mı ödenecek?
Ağaçlar kimden temin edilmişti?
Belediyelerden…
Ve biz de bir ay kadar önce Urla Belediye Başkan Yardımcısı Trabzonlu Hüseyin Özdemir’e başvurduk…
Misafirleriyle sohbetini böldük sorunu anlattık.
‘Dilekçe yazın!’ dedi…
‘İşimiz hal oluyor!’ diye sevindik….
Baksanıza ‘Koskocaman’ Başkan Yardımcısı sohbeti arasında bizi dinlemiş ve ‘Dilekçe verin’ demişti.
İyiye işaretti… Olumlu davranış olarak algıladık…
İşlem yapıldı…
Bir gün, iki gün, bir hafta iki hafta, şimdi belki de bir ay oldu ekleme sürüyor.,
Dün telefon ettim, ‘Ne oldu?’ diye…
Olumlu ya da olumsuz yanıt verilmemişti, dilekçeye…
Söylenen şu: ‘Ekipmanımız arızalı, İzmir dışında yapılacak!’
Yani boşuna beklemeyin, başınızın çaresine bakın…
Fırtınada eviniz, aracınız, yoldan geçene bir şey olursa ne olacak?
Her zamanki gibi, ‘Allah’tan’ deyip geçiştireceğiz…
*- Tatlı söz, sorunu çözmüyor!
Urla kime bağlandı?
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne…
Bu kez İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sitesinden telefon aradım…
Aman Yarabbim bu ne?
Filmlerin sonunda bir saat isim akar ya…
O kadar çok birim var…
Demek ki o kadar müdür varsa, kaç bin çalışan var…
Ama ortada sadece resmi makam arabalarını görüyoruz…
Daha fazlasını söylemeyeceğim…
Zaten bir yetkili ile görüşmeniz imkansız. Hep toplantıdalar.
Bu kadar olaya rağmen Bakanlar Kurulu bile bunlar kadar toplanmıyor.
Parklar ve Bahçeler Müdürlüğünü aradım.
Neyse Müdürün adını öğrendim; ‘Çiğdem Yazıcı’ imiş…
Tabii ki görüşme imkanı olmadı ama İkmal Müdürlüğü’ne yönlendirildik.
Onun adı da Atılgan Taşdemir…
Tabii ki görüşmek imkansız…
Nerede?
Toplantıda!
Nerede?
Sahada!
Maşallah çok iyi çalışıyorlar…
Ama oradan da yönlendirildik…
Dediler ‘Dilekçe ile başvurun!’
Allah razı olsun…
Urla’da başvurduk da ne oldu?
Siz de benim gibi düşünmez misiniz?
İşte belediyelerimizin hali…
*- Prof. Uğur Mungan’la aynı görüşteyim
Birkaç gün önce benzer konuyu Prof. Dr. M. Uğur Mungan ile konuşmuştuk.
Başımıza geldi.
Peki, herkes böyle mi?
Değil tabi…
İki örnek vereceğim:
*- Problem çözücüler
Birincisi; İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Yıldız Yılmaz…
Bir telefonla ve anında ekiplerini harekete geçirmiş çevre sorununu ve haşereleri kökünden kazımıştı.
Bu arada ‘Sen çok büyüksün!’ dediğim bir isim daha var:
Opr. Dr. Ali Serdar Pedükcoşkun…
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Daire Başkanı ve aynı zamanda Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi…
Bugüne kadar birini gere çevirdiğini görmedim…
‘Fakir fukara babası!’ deriz ya öyle biri…
Kısa sürede kaç kişinin derdine çare bulduğunu anlatsam, meslektaşları kesin kıskanır…
Şimdilik bu kadar yazacağım…
Bu benim değil…
Senin, onun, komşunun sıkıntılarından biri…
Anlayış ve işleyişten söz ediyorum…
Daha ne diyeyim?
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: