Atatürk düşmanları rahat durmuyor!
Atatürk düşmanları rahat durmuyor!
Yayınlanma :
12.11.2015 14:53
Güncelleme
: 12.11.2015 14:53
Mustafa Kemal Atatürk için en fazla söylenen ve özellikle Anadolu
gazetelerinde atılan başlık bu…
Artık her şeye şüphe ile bakmaya başladım.
İnsanlara güvenim de bazıları yüzünden nedense aza indirgendi.
Sanıyorum benim gibi düşünen çok…
Çünkü; daha ince facede gördüm…
Bir kendini bilmez Atatürk’ün portresinin işlendiği duvar halısını tuvaletin
önüne sermiş.
Bir başkası ise ‘hesap sorar gibi!’ laflar etmiş…
Ya ‘nefret söylemleri’ ile bilinen İstanbul’da yayımlanan 50tane bile satmayan
ama dağıtılan gazete müsvettesine ne demeli?
İzmir’de biz önemsemiyoruz ama İstanbul’da biliniyor…
‘Atatürk’ün ölümüyle, zulüm bugün sonra erdi!’ dediler.
Sonra da lafı değiştirerek, ‘Millet yaptıklarını asla unutamayacak!’ yazdılar…
80 milyona yaklaşan nüfusumuzda iki üç, ya da 50 kişi değil, bir kişi bile böyle
düşünüyorsa, o noktada hata yapıyoruz gibi geliyor bana…
İçimizde hain yok mu?
Var tabi!
Ama onları ayıklamak da bizden çok herhalde devleti korumakla yükümlülere
düşüyor.
*- İyi ayak paspası yapmadı
Çok yıllar önce birinci Kordon’da bir Türk düşmanı Amerikalı, aracının şoför
koltuğuna Türk Bayrağı sermişti.
Bir vatandaşımız duyurdu ve bu fotoğraf ‘Demokrat İzmir’ gazetesinde
yayınladı.
Haberi yazan bendim, fotoğrafı çeken ise Ahmet Gümüşçü idi…
Ardından Amerikan 6. Filosu İzmir’e geldi ve tüm gençler İstanbul’dan önce
İzmir’de harekete geçerek, 6. Filo askerlerini, yıllar önce Yunanlıların denize
döküldüğü gibi denize attılar.
Yine oradaydık…
‘Go home Yankee!’ diye bağırılınca, ses dünyanın dört bir yanından duyuldu…
Şimdi yine tam zamanı, nasıl polis fetocuları buluyorsa, emniyet müdür ve
müfettişleri mahkemelerimiz kodese tıkıyorsa, Atatürk Düşmanlarına da aynı
sistem uygulanmalı…
Geçenlerde ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa!’ nın ruhuna da Fatiha okuduğunu
öğrendiğim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konuda da talimat
vermeli…
*- Erdoğan’ın yetkisi sonsuz
Bir hatırlatma yapayım:
Bana göre fol ve yumurta yokken değiştirilmek istenen şu anki Anayasa’ya
göre; devletin başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
‘Darbe Anayasası’ denilen 12 Eylül Anayasası’na göre; aynı zamanda
‘yürütmenin’ de başı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, istediği an Bakanlar
Kurulu’nu istediği yerde toplar.
Hani AKP’liler, seçimlerden önce ‘Bundan sonra belki de her ay Bakanlar
Kurulu İzmir’de toplanacak’ demişlerdi ya, Erdoğan da, siyaset sahnesine çıktığı
ilk günden bu yana ‘İzmir’i istiyorum!’ diyordu ya, bakanları Başbakan Ahmet
Davutoğlu’ndan önce Saray’da değil de İzmir’de toplar ve bizim bu isteğimizi,
yani ‘Atatürk düşmanlarını bulun!’ talimatını verebilir.
İşte o zaman, belki ‘İzmir’i alacağız!’ sözünün yerine gelmesi için ilk adımı da
atmış olur.
Cumhurbaşkanının istemediği tasarılar kesinlikle kanunlaşıp, Resmi Gazete’de
yayınlanmaz.
Her şey elinin yani imzasının altında duruyor.
*- Say say bitiremezsiniz…
Dahası; isterse, beğenmezse yürürlükteki herhangi bir kanun için ‘Anayasaya
aykırı!’ diyerek, Anayasa Mahkemesi’nde ‘iptal’ davası da açabilir.
Ülkemizin en yüksek, en üst düzey memurları, hatta Başbakan’ı atama yetkisi de
sadece kendisinin…
İsteseydi, yasalara ve teemmüllere uygun olarak 7 Haziran seçimlerinden sonra
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da ‘Başbakan’ yapardı…
İstemedi, olmadı!
Türk Silahlı Kuvetleri’nin başkomutanı kim?
Tabii ki Cumhurbaşkanı…
Her isteği, her ricası emir olarak kabul edilir.
Yasalara göre, ‘sayın’ sözcüğü sadece ve sadece Cumhurbaşkanı için kullanılır.
Hatta mecburiyettir…
Yargı bağımsızdır.
Ama Cumhurbaşkanı istediği atamaları yapabilir.
Halk tarafından seçildiği ve sadece hakle sorumlu olduğu için hesap sorulamaz.
Yani şu anki Anayasa’ya göre, ‘Başkanlık Sistemi’ Cumhurbaşkanının
yetkilerine göre yeterli değildir.
Araştırmacılar ve uzmanlar söylüyor:
AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği ‘Başkanlık Sistemi’nde,
‘Yürütme Organı’ bir kişiliktir.
*- Bilmeden konuşmayın!
Cumhurbaşkanı seçiminde, denemesini yaptığımız gibi başkanlık sisteminde de,
başkanı halk seçer.
Ancak; başkan yasamayı feshedemez.
Yetkisi sınırlıdır.
Hem yasamada, hem de yürütmede, yani ikisinde bulunamaz.
Yasama işlerine karışamaz…
‘Ben istedim, böyle oldu’ diyemez…
Başkanlık sisteminde, milletvekillerinin hiçbir etkisi ve payı yoktur.
O işten en iyi anlayan vatandaşlar göreve getirilir.
*- Sadece müdür olurlar…
Yani şu anda, AKP’nin Kurucu İlk Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a
yaranmak için, yaramaz çocuklar gibi ‘Başkanlık sistemini getireceğiz’ diye
tepinen milletvekillerinin bu sistemde hiçbir yetkileri yoktur, olamaz da…
Farkında olmadan kendi iplerini kesiyorlar…
Çünkü hiçbirinin bu konuyu araştırdığını ve bildiğini düşünmüyorum.
Özetle Başkanlık Sistemi’nde ‘Kuvvetler Ayrılığı’ prensibi uygulanır.
Sadece iyi tarafı, karar çabuk uygulanır…
*- Atatürk düşmanlarına hesap sorulmalı…
Bu kadar yetki ile donatılmış Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan İzmirli bir
vatandaş olarak istediğim çok mu?
‘Gel, Bakanlar Kurulunu İzmir’de topla ve İzmir’den Atatürk düşmanlarını
bulun, cezalandırın’ talimatını ver!’ diyorum…
Geleceğimiz ve torunlarımız için istediğim bu…
Paralelcilere nasıl hesap soruluyorsa, PKK’ya af yoksa, bunlara yani Atatürk
düşmanlarına da gerekli ceza verilmeli…
*- Ohhh kendisine kavuşacağız!
Ha sahi bu arada Yandaş basından öğrendim…
10 Kasım törenleri sonrası 11 Kasım’da AKP’li eski bakan, İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım İzmir’de ortaya çıkacak.
Desenize diğer AKP Milletvekillerinin pabuçları yine dama atılacak!
Yıldırım, hem de bir hafta İzmir’de kalarak, AKP teşkilatını gezerek kendisiyle
birlikte 3 artı dört kişiyi TBMM’ye gönderdikleri için teşekkür edecek.
Bu arada fark atarak 14 CHP’liyi meclise gönderenler için bakalım ne diyecek?
AKP’den açıklama yapıldı…
Sanki Başbakan geliyor!
‘Binali Yıldırım şu saatte havaalanına inecek, sonra diğer milletvekillerini de
yanına alarak mazbatasını almaya gidecek…’ diye…
*- Yerleri bir başka
Atatürk’e muhteşem anma her yerde uygulandı.
Fakat gerek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile 10 Kasım anma törenleri benim
takip ettiğime göre Bornova ve Karşıyaka’da daha etkili ve olumlu geçti.
Resmi törenlerden bıkan ve umduğunu bulamayan vatandaşlar Atatürk
coşkularını gösterdiler.
Her harekete tam not veriyorum.
Ancak Karşıyaka’daki bir aksaklığı da, okuyucularımın gözünden ve
kaleminden duyurmadan edemeyeceğim…
Hatta yorum yapmadan mektubu aynen sizlerle paylaşıyorum:
‘Karşıyaka Belediyesi, Hüseyin Yurttaş sokakta otomobillerin kaldırım üzerine
park etmemesi için yeni bir düzenlemeye başladı.
Vatandaş talebi üzerine başlatılan bu uygulama duyunca kulağa çok hoş geliyor.
Fakat ya yarattığı sonuçlar.
*- Biraz da vatandaş dinlenmeli…
Sadece 'Ben yaptım, olacak' mantığı vatandaşlar için sorun üretmekten ileriye
gidemiyor.
Belediye, adı geçen sokak ve diğer sokakların tek taraflı otomobil parkına
müsait olduğunu belirtiyor.
Böyle bir sokak planı olabilir!
Ancak o plan ve binalar yapıldığı zaman sokaktaki araç sayısı kaçtı, şu anda bu
sayı kaça yükseldi?
Belediye çözüm ne üretiyor?
Maalesef koca bir sıfır.
*- Sözde kalıyor!
Sokağın her iki tarafında da kaldırım var.
Kaldırımlara otomobil park edilmesi yaya trafiğini olumsuz etkiliyor.
Kaldırımlar yayalarındır.
Buna kimse karşı gelmez.
Peki, yıllardır otoparksız bina yapılmasına izin vermiş bir belediye bu soruna
nasıl bir çözüm bulabilir.
1) Kaldırım planları elden geçirilir. Kaldırımlar biraz daraltılarak, yolun çift
taraflı park müsait olması sağlanabilir.
2) Çevrede bir noktaya belediye otoparkı yapılarak, vatandaşlar otomobillerini
oraya park etmeye yönlendirilebilinir.
Ancak belediye bu tür çözümler bulmak yerine, dubaları diktim, siz aracınızı
nereye park ederseniz edin anlayışını savunuyor.
*- Kabul eden yok!
Konuyla ilgili açıklama yapan belediye yetkilileri, 'Biz fen işleriyiz, kuka dik
dediler, dikiyoruz' diyor.
Kaldırımın daraltılması görevi ise imar işlerinin.
Ancak belediye binası 7 katlı olduğu için birimler arası iletişimi sağlamak zor
oluyor.
Hem yayaya hem de otomobil sahiplerine yönelik bir çözüm bulanamıyor.
*- Gücü gücüne yetene!
Her sokakta yaklaşık 50 araçlık yeri kukalayan Karşıyaka Belediye, bu araçlar
için ister paralı, ister ücretsiz, açık-kapalı bir otopark da önermiyor.
Hangi tarihte alındığı belli olmayan bir kararla, 'Bu sokağı daralttım' mantığının
ulaşacağı nokta, sokakta park yeri kavgası, belediye yöneticilerini güzel-özlü
sözlerle anma olacaktır.
Yerine bir çözüm geliştirmeden yapılan bu tür çalışmalar 2015 Türkiye’sine hiç
yakışmıyor..’
***
GICIK
*- Hatırlatma: Obama temizlikçi ve aşçı maaşını bile kendi maaşından
karşılıyor. Beyaz Saray’da ailesiyle yaşadığı için kira parasını veriyor,
*- Mahatma Gandhi: ‘Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar tanrıyı da
İngiliz zannederdim!’
*- Yaşar Nuri Öztürk: ‘İslam dünyası, ancak Atatürk’ün yolunu izlerse
kurtulabilir.’
*- Bak dostum; cahil ile dost olma, ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez,
üzülürsün…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: