MİLLETİM, SANA SÖYLÜYORUM
Özer ATAÇ

Özer ATAÇ

MİLLETİM, SANA SÖYLÜYORUM

12 Ağustos 2016 - 12:48

Ya da

Soner Yalçın bey kardeşim,

Bu günkü yazın iyi olmak isteyenlerin,  iyilerin nasıl dağıtılıp , ayrıldığını, birbirlerine kırdırıldığını; bir araya gelmemeleri için başta geçimlik olmak üzere  karanlıkçıların neler yapabildiklerini yapabileceklerini vicdanı kaplanmamış her kişinin ibretliğine asılacak uyarıcı levha hükmündedir.

Belki bilmiyorsun; seni ne kadar çok takip eden, dürüst, hak perest tavırlarına  ön yargı dağlarına rağmen içten takdirle bakanlar var. Bir yol aç; usulü, yöntemi, ilkeleri Prometeus’un ateşi olsun.Toplumda ayrışmış iyileri  bu yılgıdan çıkaracak, adalet ve vicdan kanalını

derinleştirecek yol olsun.

Usul bütün esasların üstündedir. Toplumsal olarak usulün adı sistem dir.Öyle sistem kuralım ki basitliğiyle bütün sihirbazlar işsiz kalsın; hukuki metinlerin basitliği, yalnız yasakları tarif eden özelliği  hakkın  adaletin vicdanın aşılmaz tunçtan kalesi olsun.Şaklabanlar, hırsızlar, aciz tarafsızlar, kibirliler, seçkinler, arsızlar… adaletli işleve mecbur olsun.

Ölüm böylece öldürülüp, ışık olur. Değil mi?

Şimdi onu bunu cezalandırmanın, suçlulara zincir takıp halkalar yaptırmanın zamanı mıdır? Yoksa 1945 ten buyana tüm idaremizi güvenliğimiz teslim ettiğimiz NATO nun karanlık tarafıyla yüzleşme zamanı mıdır? Affederek, herkes için adalet sistemini kurup başlatan  galip,  bu karanlığa vurulacak en büyük darbeyi yapacaktır. İnsanları devlet gücüyle açılmış ihanet kanallarına akıtıp sonra cezalandırmak sorunları tekrar ürütmenin başlangıcı olacaktır.

Medya uzun selektör yapıyor; “bütün suçların faali fetö” diyor. Bu şimdilik; her seferinde acizler, uşaklar, kullanılanları cezalandırmakla mı yetineceğiz?!

Çarpıcı, belirgin bir konuyu baştan geriye doğru saralım; cinsel suçlar. Toplum olarak ah, vah ile tecavüzcü, yasakçı, teşhirci, pornocu; işsiz bırakıcı, boşanmayı yasaklayıcı, adliyelerde yıldırıcı, pişman edici; sokağa düşmüş, sokakta kalmış, zindan olmuş evlerinden kaçmış  çocuklarımızı seyrediyoruz. Bunlar, kaynağına dokunmadan peşine düşülecek büyük ayıplı  vukuat sineklerimi dir? Bunları her şeyden sorumlu olan devletler nerede “besliyorlar”?!

Böyle sorular mizah konusu  mudur? Bir düşünür mizahın aciz kalan, bırakılan, olan… insanların teneffüs penceresi olduğunu söylemişti.

Köy enstitüleri, Osmanlıdan “kötü sicilli tanrıya” muhalifliği başat koymuş, iyiyi inşacı amaçla kurulmuş halkın çocukları için anne kucağından daha güvenli,  salim eğitim denemesiydi. Olmadı, oldurulmadı;  adalet, vicdan, ülküye bulaşmış, kaygı ve yargılar sebebiyle milletten yeterli desteği görmedi.

Sonra, fakir aile çocuklarının babası olan devlet ne yaptı? En fazla çocuk yığınlarının zekilerinden tombala çekerek “eğitim fırsatı” verdi. Ya orta zekalı binlerce , öğrenmek isteyen fakat gördüğü olanaksızlık ve rekabetle bu isteği kursağında kalan çocuklarımız ve aileler ne yaptı?

İşte başlangıçta “Altın Nesil”, cemaat, hizmet giderek    FETÖ’ye ulaşan devletin milyarlarca gücüne rağmen, bir türlü lütfedip, gerçek-cesaretli arayış ve  özenle  çözemediği  milli eğitim  öksüzlüğümüzün kısa, hicranlı kahrolduğumuz tarihi.

Şimdi tutuklananların çokluğundan hapishanelerin boşaltılacağından söz ediliyor. Peki  bunca işsiz insan varken, buncan eğitimli yeteneksiz işsizken, bu sicilli insanların ne iş yapacaklarını, nasıl geçineceklerini bilmeyenimiz var mı?! Yükümüze, yüklenecekler. Acı değirmenine hız katacaklar.

Barış, adalet, özgürlük; çalışmak, üretmek, paylaşmak; güvenli, gönençli, umutlu yaşamak hepsi herkes için olmalı değil mi?

İşin, işimiz zor; vebal büyük. Bu yüceliği ilahi işlerin karar verilip, başlatılmasını, sürdürülüp korunup geliştirilmesini sakın ha sakın yöneticilerden beklemeyelim, onlara bırakmayalım; onlar, istedikleri kadar tersini düşünsün, uğraşsın;  bu düzenin kurallarına göre koşullanmış, uyacağına namus yemini etmiş yöneticilerdir. İzmir Akevler, Adil Düzen Sistemi’nin kurucusu Süleyman Karagülle bey şu an 90 yaşında hala yazıyor, çabalıyor; yöneticilere ısrarla prototip alternatif sistem arayışı için  olanak tanımaları için açık mektup yayınlıyor.Heyhat!. Arge’nin sadece teknoloji alanında olduğunu kim söylemiş?! Daha dün denilecek zamanlarda, her alanda başarısızlığı kasti planlanmış kooperatiflerin, genel hizmetler kapsamında yasallaşmasını Hayati Yazıcı beye önerdiklerini işitmiştim. Ne demişler, “diploma, mevcudu korumak için anlaşmadır”.

Şüphesiz vicdanı üstün alt yapı, üst yapıyı belirleyecek. Allah adalet düşkünlerine kolayı, kolay kılacağına dair söz verdi.

 

Saygılarımla,

Özer  Ataç

İzmir

YORUMLAR

  • 0 Yorum