Türkiye Demokrasiden Uzak Otokrasi Olacakmış
Ayhan Saltan

Ayhan Saltan

Ayhan Saltan

Türkiye Demokrasiden Uzak Otokrasi Olacakmış

12 Ekim 2020 - 11:45

Başlık çok fiyakalı oldu ama cevabı başka yerden verelim.
Öncelikle şunu belirteyim “Demokrasi” denilen saçmalığa hiç inanmadım asla da inanmayacağım.
İçine doğduğu klasik Yunan ve zirveye oynadığı Roma’da elit azınlığın insanlığı yok ettiği bir zulüm yöntemi.
Şimdi biraz daha süslü, toplumsal katılım deniyor.
 O toplum kimi seçiyor?
En azından kendi içinden çıkanları bile seçkinci yapan, insana tapmayı teşvik eden bir sistem oluyor.
Yahu dünya algısı bile yönlendirilen geniş kitlelerin tercihine nasıl güven duyulur?
Gelelim son yılların ve günlerin ekonomi dışı tartışması “devleti ele geçiren” tarikat ve cemaatlere.
Ülkenin yıllar süren büyük bir çaba sonucu %65 oranında dindar kimliği önceleyip %80 oranında milliyetçileştiği günümüz gözden kaçıyor.
Bu rakamları kendilerini belli fikirler çerçevesinde tarif eden seçmenin oy oranını baz alarak yazdım.
Tüm bunlar en gerçek durumlarken belli güç grupları girdikleri savaşta kazana bilme planı yapıyor.
Gizemli 15 Temmuz darbesi ile bir canlı bomba gibi kendini patlatan Fettullahçı yapı sanki turnusol kağıdı oldu.
Eniğine cücüğüne varıncaya kadar deşifre olan ve kadim terörist damgasını yiyen bu yapı bana göre cambaza bak oyununun bir parçası.
Yani vatandaşın kısaca demokratik teammüller gereği oy kullanan ve tercih yapanların dindar ve milliyetçi çoğunluğu oluşturduğu bir yerde başka nasıl bir sonuç beklenir?
Elbette bu insanlar bir takım kamu görevi alacak.
Hatta temsilcileri oyun kurucu olacak.
Şimdi Ali Edizer isimli şahsa kilitlenen gündem aslında o şahsın bu yapılar içine yerleştirilmiş bir canlı bomba olduğunu fark etmiyor.
Tam dış politika, ekonomi derken unutulan tarikat ve cemaatler tekrar gündeme geldi.
Yani hatırlatma ve seküler müdahale meşruiyeti için zemin sağlam tutuluyor.
Aslında büyük oranda benim de şans verdiğim emperyalleşme çabası içinde olan Türkiye’nin önünün Arap Baharı ile kesilmeseydi, belki kısmi hilafet bile söz konusu olabilecekti.
Fakat Türkiye kısmi güç kullanarak bazı kazanımlar elde edebileceğini de öğrenmiş oldu.
Ama ne yazık ki hükümet edenlerin ayağına bağlanmak istenen bir pranga olarak tarikat ve cemaatler gerçeği söz konusu.
2010 öncesi ve sonrası Gülenci cemaatin ağır baskısı altında kalan ve onların tasfiyesi için can hıraş çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudan yeterince ders çıkarmışa benziyor.
Normal şartlarda 1977 seçimlerinde MSP’den milletvekili adayı olan Fettullah Gülen’in attığı kazığı da hazmettiklerini zannetmem.
Bu nedenle bu canlı bomba misali sağda solda patlatılan dinci oluşum mensuplarının sahaya sürülmesi, deşifre edilmesi ve üzerlerinde tepinilmesine rıza gösteriyor.
Yoksa sahip olduğu tabandan asla vaz geçmez.
Yalnız bu durumda bir farkla, çoğunlukla seküler milliyetçilerin orta karar dindar milliyetçilerin lideri Devlet Bey artık ciddi rol devşirme durumunda.
Hatta bir adım öte gidelim, artık CHP’de bu seçmenlerin peşinde.
Ne olacak böyle bir durumda diye sorduğunuzu duyuyorum.
Uzun yılların çabası ile dindarlaşan ülkemizde artık o dindarların çocukları bile bir dine inanmadıkları tercihlere sahip.
Şimdi 2023 de 7 milyon oy tercihi ile gelen bir kuşağa demokrasi mi yoksa otokrasi mi lazım, karar verin.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum