Milletler bazı zamanlarda olağanüstü şeyler ile oyalanıp tuzağa düşürülürler.
Bunlar doğal afetler olduğu gibi ekonomik, sosyal ve dini olaylar da olabilir.
Milletimizin çoğunluğu altı boş dini ve milli hassasiyetleri yükseltirken olmaması gereken ekonomik buhranları da yaşıyor.
Atatürk’ün işaret ettiği “ Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” tespitinin de boşa düştüğünü görüyoruz.
Netice de Toros Yörükleri de bu buhranın girdabına kapılmış/kaptırılmış olduğundan geri kalanları göremiyor.
Uyuşturucu yaşının 10’lu yaşlara düşmesi, kadına ve çocuğa şiddet, eskort kızlar, yaşlanan nüfus, iddia edilen yüksek değerler altında gelişen değersizlik alt yapısı görünmez olmuş.
Ülke elitleri siyasi yada inanç ayrımı gözetmeksizin geniş kesimlerden öyle kopmuş ki kimse kimseyi duymuyor.
Siyasetin tüm aktörleri sadece pozisyon koruma derdi ile ipe sapa gelmez yalanları bile rahatlıkla söyleyebiliyor.
Ve hiç utanç , vicdan azabı duymadan.
Tüm bu olağanüstü dehşet tablolarının yanında farklı şeyler de oluyor.
Ekonominin başına getirilen Kemal Derviş selefleri ekonomik kıyımlara başlasalar da Sayın Erdoğan popülist uygulamalarına muhalif işleri her an tırpanlayacak gücü koruyor.
İyi mi olur kötü mü siz karar verin.
Tüm bunlardan ayrı olarak geçenlerde çok ilginç bir olay gerçekleşti.
YAŞ toplandı ve umulmadık atamalar oldu.
Uzun yıllardır ilk defa kıtadan generaller yönetime atandı.
Görüştüğüm ordu kaynaklarını iyi bilenler YAŞ’ın daha önceki teammüllere uygun olarak siyaset dışı belirlendiği noktasında hayli eminler.
Ayrıca bu generallerin temel özelliği seküler ve Atatürkçü olarak bilinmeleri.
Bu temel dinamikleri yanı sıra NATO ile çok barışık olmadıklarını söylemek kelime israfı olmaz.
Özellikle Kuzey Suriye’de Nato varlığının sebep olduklarını bire bir yaşamış bir general Genelkurmay Başkanı olunca.
Yani 15 Temmuz sonrası gelişen dinamikler ileri safhaya taşınmış oldu.
Cumhurbaşkanının bu denkleme katlanması ve MHP kökenli bürokrasinin önünü kesmesi nasıl sonuç doğuracak bilmek hayli zor.
Asker etkili karar alma gücüne tekrar kavuştu.
Yanar döner bürokratlar bunu sezip ne yapacaklar?
Sanırım Erdoğan II. Abdülhamit siyasetinin değişik versiyonunu sahneye koydu.
Bir benzerlikle, her iki lider de kendine sadık kadrolara sahip değiller/di.
Birinci kadim addettiği devletin bürokrasisine güvendi ve kaybetti.
İkincisi kendine sadakatini sunan cemaat ve tarikatların yetiştirmelerine güvenmek zorunda.
Bunca kader belirleyici olaylar , geçim derdi denen kaynakların kendisinden esirgendiği halkı cambaza baktırmaya yetiyor.
YORUMLAR