NELER OLUYOR NELER

Deprem felaketinin tozları daha üzerimizden kalkmadan hadiseler boyut değiştirdi.
Daha önceleri de yazdığım gibi AKP ve Sayın Cumhurbaşkanı acayip bir şekilde köşeye sıkıştırılmış.
Şimdi bunu umarım daha net görüyorsunuz.
15 Temmuz da ölümü gösterip sıtmaya razı etmişler anlaşılan.
Bu arada Millet İttifakı bana göre olması gerekeni yaptı.
Belki Meral Hanım son anda ya yönlendirildiği için yada yönlendirme oyununu bozmak adına bir hamle yaptı lakin bedeli her iki ihtimal için de ağır oldu.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kuvvetlendirecek bir hamle oldu.
Tabi neresinden baktığınız da önemli.
Kazanır mı, ihtimal her daim var.
Millet bilir.
AKP ve ortaklarına gelince olaylar hiç de öyle değil.
PKK’ya iç tehdit dengesi olsun diye icat edilen Hizbullah şimdi yeniden sahnede.
Tıpkı HDP’nin açık yüreklilikle PKK’ya söylem geliştirmediği gibi HÜDAPAR da Hizbullah’a söylem geliştirmiyor.
Her ikisi de kendilerince makul meşruiyeti içinden herkesin yüzüne haykırıyor.
E nede olsa dayandıkları tabanın bunlara yüksek hoşgörüsü var.
Esas olay HÜDAPR ile AKP’nin zorlandığı koalisyon.
HÜDAPAR PKK’ye karşı devletin dindar Kürtlerin hassasiyetini kullanmak adına oluşturulduğu iddia edilen Hizbullah isimli şiddet örgütünün devamı olarak algılanır ve varsayılır.
Yani temelde kendince devletçi olan yapılar HÜDAPAR’ın varlığına itiraz etmezler.
Bir farkla , yapı güçlendikçe şeriat kuralları istekleri artacağından 2000’li yıllarda bir operasyon yedi.
Lakin kullanışlı olmasından dolayı kimlik değiştirip partileştirildi.
Aslında R.T.Erdoğan böyle bir yapıya ne selam verir ne de yüz.
Ne oldu da bu durum yaşanıyor?
Ak Partinin ittifaklarına bakmak lazım.
Hayatta kalma mücadelesi böyle bir sonucu dayattı.
Neticede dediğim gibi AKP ilk aldığı %34 oy hariç diğerlerinde hep koalisyon olarak yürüdüğü ve iktidarda kalma azmi ile bu sonuçlara geldi.
Son depremde de yaşananlar doğrultusunda AKP hiç iktidar olamadı ve sürekli birilerine yaslanmak zorunda kaldı.
Turnusol kağıdı gibi deprem algı hariç ne kadar paniklediklerinin ve yönetsel zayıflıklarının olduğunu bize aşikar etti.
Bizim gibi sıradan insanlar için son yaşadıklarımız ileride yaşayacaklarımızın bir fragmanı gibi.
Kim gelirse gelsin üç yy öncesinden devralınan bu enkazı zor temizler.
Misal İmamoğlu.
Deprem için ne vaatlerde bulundu, bu güne kadar ne yaptı?
Kocaman bir hiç.
Beklentiyi fazla yüksek tutmayın.
Siyaset yy’lardır bu coğrafyada kamu kaynaklarından zenginleşmenin yoludur.
Çevrenize bakın , bırakın sigara içmeyi çay ocağında çay bile içemeyip otlananlar siyaseti keşfettikten sonra nasıl semirdiler, görürsünüz.
Bence bu kadar karbonhidrat yemeye mahkum edilmiş bir toplum bu işin içinden çıkamaz.
Belki İstiklal Harbi gibi bir bedel daha ödenirse az kendine gelebilir.
Ama onu da son yy’ımızda olduğu gibi birkaç uyanık elimizden tekrar alır.
Fasit daire.
Dur bakalım neler olacak?