Türkiye’de 250 bin Parkinson hastası var

Her sene ülkemizde ve dünyada bireyleri bilinçlendirmek ve Parkinson hastalığı hakkında farkındalığı artırmak amacıyla 11 Nisan tarihi “Dünya Parkinson Hastalığı Günü” olarak kutlanıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Acarer, “Parkinson, beyin sapından başlayan, beynin her bölgelerine yayılan, yıkımla gelen bir beyin hastalığıdır. Tedavisi, durumu kurtarıcıdır” dedi.

Türkiye’de 250 bin Parkinson hastası var

Her sene ülkemizde ve dünyada bireyleri bilinçlendirmek ve Parkinson hastalığı hakkında farkındalığı artırmak amacıyla 11 Nisan tarihi “Dünya Parkinson Hastalığı Günü” olarak kutlanıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Acarer, “Parkinson, beyin sapından başlayan, beynin her bölgelerine yayılan, yıkımla gelen bir beyin hastalığıdır. Tedavisi, durumu kurtarıcıdır” dedi.

Türkiye’de 250 bin Parkinson hastası var
11 Nisan 2019 - 13:12

Parkinson hastalığının insanların motor sistemini etkileyen bir rahatsızlık olduğunu söyleyen Dr. Acarer, “Hastaların elde veya ayakta tek taraflı titreme veya vücudun diğer tarafına yayılan bir titreme şeklinde görülebilir. Bazı hastalarda ise vücudun tek tarafında başlayan hareketlerde tutukluk, yavaşlama, yürürken ayağını sürme sonra vücudun diğer tarafına geçme durumuyla da karşılaşılabilir. Bir grup hastada ise hem titreme hem tutukluluğun olduğu beyin sapındaki bazı bölgelerin yıkımı ile giden bir hastalıktır” diye konuştu.

Parkinson’un yaşlanma ile birlikte artan bir hastalık olduğunu belirten Dr. Acarer, nadir de olsa 14 yaşından başlayıp 80-90 yaşlara kadar giden bir hastalık durumuyla da karşılaşılabileceğini söyledi.  

Dr. Acarer hastalığın çok nadir bir kısmının genetik olduğunu ve bu grubun erken başlayan Parkinsonlara sahip olduğunu söyleyerek,  “Erkenden kastım, 50 öncesi yaşlardan bahsediyorum. Büyük bir çoğunluğu ise genetik değil. Parkinson’a neden olan faktörler henüz daha bilinmiyor. ‘Şunu içerseniz olursunuz bunu içerseniz olmazsınız’ diye belli bir şey yok. Bu nedenden dolayı bu hastalığın koruyucu bir yöntemi yok” dedi.

Parkinson’un bir beyin hastalığı olduğunu vurgulayan Dr. Acarer,  “Beyin sapından başlayan, beynin her bölgelerine yayılan, yıkımla gelen bir beyin hastalığıdır. Tedavisi, durumu kurtarıcıdır. Semptomatik tedavi dediğimiz tedavi yöntemini kullanıyoruz. Yani hastalığın kendisini durduran veya engelleyen bir tedavi değil, hastanın ortaya çıkardığı bulguları, titremeleri, hareketlerdeki yavaşlamaları çözen tedavi yöntemleri uyguluyoruz. Ama hastalık ne yazık ki tüm tedavilerimize rağmen ilerlemeye devam ediyor” dedi.

Yapılan çalışmalar doğrultusunda Türkiye’de ortalama olarak 250 bin Parkinson hastası olduğunu vurgulayan Dr. Acarer, “ Parkinson hastalığı yaşlı nüfusa bağlı olarak artan bir hastalıktır. Yani ne kadar çok yaşlı nüfusunuz olursa o kadar çok Parkinson hastalığına sahip birey oluyor” dedi. Dünyadaki tüm tıbbi tedavilerin hemen hemen hepsinin Türkiye’de mevcut olduğunu söyleyen Dr. Acarer, cihaz destekli tedaviler denilen; beyin pili, mideden pompa veya cilt altına pompa şeklindeki tedavilerinde mümkün olduğunun altını çizdi.

Parkinson erken evrede tehlike teşkil etmiyor

Hastalığın erken evrede sorun çıkarmadığını ve bu evreyi “balayı” adında beş altı yılı kapsayan süreci tanımladığını dile getiren Dr. Acarer, hastaların bu dönemde ilaçlara güzel yanıt verdiğini söyledi. Hastaların bu dönemde günlük işlerini herkesten bağımsız bir şekilde gerçekleştirebildiklerini vurgulayan Dr. Acarer, balayı döneminin bitmesiyle ilaçların etki süresinin de kısalmaya başladığının altını çizdi. Dr. Acarer, “İlaç etkili iken bazı istem dışı hareketler ortaya çıkmaya başlıyor ve hastanın yaşam kalitesi bozulmaya başlıyor. Kişinin günlük hayattaki başkasına bağımlı olma durumu artıyor. Bu durumda bizim cihaz destekli tedaviler dediğimiz; beyin pili, bağırsağa takılan bir pompa, apomorfin dediğimiz cilt altına takılan, sürekli infüzyon tedavi olarak bilinen ilacın düzenli olarak infüze edildiği veya bağırsağa verildiği tedaviler başlıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne ağırlıklı olarak cihaz destekli tedavilere ve ileri dönem tedavilere ihtiyaç duyan hastaların daha çok başvurduğunun altını çizen Dr. Acarer, “Özellikle erken dönem hastalarını yakın bölgelerdeki nörologlara yönlendiriyoruz. Daha ileri dönem, daha komplike tedaviler gerektiren hastalar ile uğraşıyoruz. Şu anda bizim dönem olarak 600 kadar Parkinson hastamız var. Bu sayı artıyor, azalıyor. Bazıları ileri dönem olduğu için takipten çıkabiliyor, vefat etmiş olabiliyor. Bazısı daha başka merkezlere gidebiliyor” diye konuştu.

Dr. Acarer, “Parkinson hastalığı ilerleyen kronik bir hastalık. Parkinson tanısı konmuş bir kişi 20-25 yıl içinde hayatını kaybedebiliyor” diyerek genetik farklılıklara bağlı Parkinson hastalarını bu duruma dahil etmediğinin altını çizdi. Dr. Acarer, bazı hastaların çok daha uzun süren seansta başkasına muhtaç olmadan yaşamını sürdürebildiğini, bazılarında ise çok erken yıllarda hızlı bir şekilde başkasına muhtaç duruma düşebildiğini söyledi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum