“Torba kanunda, pandeminin ekonomik yükü vatandaşın sırtına yükleniyor”

“Torba kanunda, pandeminin ekonomik yükü vatandaşın sırtına yükleniyor”

“Torba kanunda, pandeminin ekonomik yükü vatandaşın sırtına yükleniyor”
16 Nisan 2020 - 22:55

CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Koronavirüs Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkileri Hakkındaki Torba Kanun üzerinde yaptığı konuşmada iktidarı uyardı, alınan önlemlerin çok yetersiz ve çok daha büyük sorunların habercisi olduğunu söyledi.


Sındır, salgının ekonomik yükünün vatandaşın sırtına yüklendiğini, yerel yönetimleri rahatlatacak maddelerin yer almadığını ve belediyelerin yeterince desteklenmediğini söyledi.


“EKONOMİK YÜKÜ DEVLET ÜSTLENMELİ, VATANDAŞ DEĞİL”
Salgının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması amacıyla getirilen torba kanunun geciktiğini ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “Sağlık Bakanımıza göre içinde bulunduğumuz durumu toparlıyoruz ama neredeyse iş bittikten sonra yasalaşacak bir teklif bugün önümüze geldi.  Bu salgına karşı bir savaş yapıyoruz. Savaşı bütün cephelerde ve herhangi bir cepheyi diğerinden daha az önemseyerek değil, topyekun yapmamız lazım. Bu savaşın bir ayağına sağlık ve sağlık sektörü, diğer ayağına ise ekonomik, sosyal ve toplum psikolojisine yönelik olumsuz etkilerin telafisi olarak bakmak lazım. Görüşmekte olduğumuz teklife baktığımızda; salgının ekonomik bedeli vatandaşın, ücretlilerin, asgari ücretle çalışanların sırtına yüklendiğini görüyoruz. Asgari ücreti bile çok görüp onun yüzde 40’ına denk gelen bir bedel ücretliye layık görülüyor. Ücretlinin ücretini sınırlamak, kısıtlamak, kesmek ve bunun üzerinden bir ekonomik canlılık ve ekonomik var oluşu sürdürmek çabası asla kabul edilemez. Devlet asli görevini yerine getirmeli ve ekonomik yükü üzerine almalı. Bu sosyal devletin gereğidir” dedi.


“BELEDİYELER DESTEKLENMELİ”
Koronavirüs salgınıyla mücadelede başarılı olmak için yerel yönetimlerin desteklenmesi gerektiğini ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “hiçbir siyasi ayrım gözetmeden, yerel yönetimlerde o parti, bu parti iktidarmış diye bakmadan belediyelere katkı sunulmalı. Gelirleri desteklenmeli, İller Bankası tarafından yapılan yüzde 2’lik kesinti ertelenmeli. Belediyeleri ayakta tutabilmek, onların insanüstü çabalarını destekliyor olmak lazım. Devleti yöneten hükümetin asli görevi bu olması gerekirken, bu teklifte açıkça görüyoruz ki yerel yönetimleri rahatlatacak çok önemli, ciddi anlamda hiçbir kapsam yok” dedi.


“BELEDİYELERE ‘NE HALİN VARSA GÖR’ DİYEMEYİZ”
Salgın döneminde yerel yönetimlerin gelirlerinin sekteye uğradığını ifade eden Sındır, “Belediyeler kar amacı gütmeyen kamu tüzel kişiliğidir. Halkın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere vardır. Hizmetlerinin ve yatırımlarının tamamı halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. İlan, tabela, reklam vergileri almayalım diyoruz, almayacaklar. Vatandaşın doğal olarak emlak vergisini ‘şu dönem geçsin öyle vereyim’, diyerek imtina etmesi bekleniyor. Belediyelerin bugün gelirleri ciddi anlamda sekteye uğramış durumda. Yani öz gelirlerinde büyük bir düşüş var. Merkezi yönetim bütçesinden gelen kaynaklarında da, borçları varsa borçlarda yapılan kesintilerle belediyeler çok büyük bir maddi yük ve sıkıntı çekmektedir. Dolayısıyla, belediyelerin bu hizmet ve yatırımlarını, hele bu salgın döneminde halka yönelik yaptıkları işleri, bir lüks olarak görmemek, belediyenin ayakta durması, varlığını sürdürmesi, canlı olması, halkımızın, milletimizin sağlığı ve geleceği için doğru olandır. Belediyelerimize ‘ne halin varsa gör’ diyemeyiz. Bu çerçevede yerel yönetimler için ne önlem gerekiyorsa, önerilen ne varsa bunların hepsinin dikkate alınması yaşamsal önemdedir” dedi.


“EN ÖNEMLİ CEPHELERDEN BİRİ GIDA CEPHESİDİR”
Sözlerini gıda arz güvenliğine dikkat çekerek sonlandıran Sındır, şöyle konuştu: “bu süreçte en önemli cephelerden biri de gıda cephesidir. Sağlıklı yaşayabilmenin yanında sağlıklı beslenebilme ve yeterli miktarda, besinle de buluşabilmek çok önemli. Üreticiyi ayakta tutamazsanız, bu sadece çiftçinin değil, topyekun milletin aç kalmasına, yetersiz beslenmesine neden olur. O yüzden tarım sektörünün ve üreticilerimizin kaygıları acilen giderilmeli. Gıda sıkıntısı yaşanmaması için tarımda ivedilikle aklın ve bilimin ışığında önlemler alınmalı, üretici toprakla buluşturulmalı, tarım sektöründe bir seferberlik anlayışı ile üretimde devamlılık sağlanmalı.”
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum