Memleket Manzaralı Fotoğraflar


YAŞLILAR VE GENÇLER
Bu gün birkaç açıdan kalem objektifimize takılanların fotoğrafını çekeceğiz. Zamanla yarışan bir işim olmadıkça aracımı kullanmam onun yerine toplu taşımayı tercih ederim. Güzergahım üzerinde önemli bir devlet hastanesi de olduğu için hayatın çok farklı kesimlerinden insanlara tesadüf etmek her zaman mümkün oluyor. Görünen o ki ortalama ömür bir hayli uzamış. Çok fazla yaşlı insan var. Durumlarına bakınca bunların çoğu Allah’a yaklaştıklarının farkında ama O’na kavuşmamak içinde büyük bir direnç halindeler. Bu noktadan itibaren en kolay cennete kavuşma hizmetini veren ucuzcu cemaat ve tarikatlar bile dikkatlerini çekmiyor. Ucundan kenarından razı oldukları konforu yakalayınca daha uzun yaşama çabası artıyor. Bu insanların temel kaygıları sağlıklarını devam ettirmek ve asgari ihtiyaçlarını karşılayabilmek. Gelelim hilalin öbür ucuna. Gençlerin büyük çoğunluğu daha gelmemiş olan geleceğin kaygısıyla umutsuzluk denizinde boğuluyor. Kendilerince can simidi olarak hedonist (zevkçi) uygulamaları edinerek kaygılarını ya bastırmaya çalışıyor yada zevk tanrısının gölgesinde unutma çabasında.  Burada kimse yanlış anlamasın tüm bu kaygı ve hedonist anlayış dini eğitim almışları, imam hatiplileri ve ilahiyatlıları da içinde barındırıyor yoksa sadece seküler gençlerin içinde bulunduğu hal değil. Siz bu kitlelere Nurettin Yıldız’ın güncellenen söylemi neticesinde ortaya çıkan geçmiş zaman emniyetsizliğine karşı söylenmiş 90 kilometre sınırlı seyahat yasağını da söyleseniz bir anlamı yok.
EKONOMİ
Şu halde memlekette panik havası o kadar yükselmiş ki sanki Hollywood filmlerinde tusunamiden kaçarken birbirini ezen insan manzaralarını yaşıyoruz. Yaratılan korku o kadar yüksek ki faizi sıfırlasanız da endişe dinmiyor. Hele son dönem devlet bankalarının sağladığı kredilerin bile anlaşmalı şirketlere yönelmesi, kaşı maşı dağıttı direk gözü çıkarıyor. Hani faizden nefret eden Cumhurbaşkanımız neden adil düzen uygulamalarını uygulamayı düşünmez. Açık söyleyeyim ,ben Süleyman Karagülle ile hiç tanışmadım. Üç beş öğrencisi dışında kimseyi tanımam. Hiç bir toplantısına da katılmadım. Ama son yüzyıllarda Müslüman kimlikli birinin yada bir topluluğun önerdiği en iyi ve makul ekonomik uygulamalar olduğunu biliyorum. Katılım bankaları bile dini kimlikle öne sürülse de apaçık olarak sadece kar odaklı çalışıyor. Hadi biri zarar etsin bakalım, hacı abilerin yada ablaların bir tanesi mevduatını oralarda bırakıyor mu? Toplumun güvenini sağlamak yanında sizinle beraber hareket edenlerinde güvenini kazanmak yapacağınız uygulamalara desteği artıracak. Anlaşılan bu panik hali bizzat yönetenlere de geçmiş gibi.
SİYASET
Son dönem siyaseti Selahattin Demirtaş’ın mecliste yaptığı konuşmasında ki öngörüsünü haklı hale getirdi. Bana göre iktidara geldiğinden beri sürekli koalisyonlar halinde olan Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan uzun zamandır onaylamadığım icraatlara imza atıyor. İlginç savrulmalar yaşıyor. Yani bir dönem içinde olduğum bu parti hakkında ikaz edici çok yazılarım olmuştur ama asla geçenlerde Davutoğlu lehine istifa eden partilinin dediği gibi Allah beni affetsin yaklaşımını onaylamam mümkün değil. Yani yaprağına gelince kıtır kıtır sapına gelince zırt hali olmaz. Adama sorarlar peki bunca yanlış yapılınca neden en azından bizim gibi bir köşeden eleştirmedin de zayıf anında bıçağı saplıyorsun? Yada Abdülkadir Selvi’nin köşesinden buna itiraz ederek Ak Parti ve Erdoğan’ın sağladığı kazanımları saymakta kabul edilebilir bir şey değil. İnsan hafızası bir ay toplum hafızası üç ay fikri takip yaparmış. O nedenle insanlar hazır zamana bakıyorlar. Senin makro kazanımların tencereye giren aşla, gelecek kaygısı ile, hastane kuyrukları ile örtüşmüyorsa pek kıymeti kalmıyor.
Geçenlerde Meral Akşener’in bir anahtar açıklaması oldu. Evet ilk bakışta bu açıklama yada partiye verilen pozisyon farklı algılandı. Sanki CHP’ye şantaj yada Ak Partiye yanaşma olarak algılanmak istendi. Bana kalırsa Akşener hem kendi seçmen kitlesini konsolide etmek hem de CHP’nin attığı adımlara ayar vermek için bu açıklamayı yaptı. İttifak ortağı olarak kazanımların değerlendirilmesi ve ulusal siyasette atılan adımların ortağı olma çabasının bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Aksi durum da zaten Ak Parti muhalifliği ve onun koalisyon ortağı MHP uygulamalarına itirazen kurulmuş olan bu parti bir gün dahi dayanamaz ve dağılır.
Cumhurbaşkanı koalisyona mecbur kaldığı MHP’nin önünü kesmek ve kendi milliyetçi tabanını elde tutmak gibi görünen Kürt karşıtı hamleleri yakınında duran Kürtleri de ürküttü. Bütün bunların üzerine çizilen çiçek de Egemen Bağış’ın Çekya elçiliğine atanması oldu.  Bakara makara yapan Bağış’ın bu terfisi idrak sahibi inançlı kesimleri sanırım derinden etkiledi.
Bir de fotoğraf da CHP nerede derseniz, o mevcut durumun keyfini çıkarıyor.
EĞİTİM
Kimse mucize beklemesin  zaten uzun zamandır eğitime yön veren birisi bakanlık yapıyor. Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı. Bir de umutsuzluk ateşi üzerinde kaynayan kazanın altına evveli gün Cumhurbaşkanı yeniden kütük attı “her diploma sahibine iş bulacağız diye bir şey yok” sözü ile. Kusura bakmayın siz Ömerler aramıyor muydunuz? Ömer olmak istemiyor muydunuz? Beğenmediğiniz Süleyman Demirel zamanın da bile en azından okuma yazma bilenler bir devlet kapısında hademe de olsa işi buluyordu. Siz Ömer’in mirasına talip olanlar bari bir şeyler vaad edin. Umudu ateşleyin. Okumayı sevdirin. Gözlerimizle gördüğümüz ve hem vallahi hem de billahi sadece dini kullanan sonradan çok zengin yada güçlü olan partinin de içinde küçük bir azınlık olanlara güvenmek tüm toplumu topluca kaybetmektir.
Fotoğraf bu, kararı siz verin.
NOT: Davutoğlu konusunda ısrarcıyım. Büyük sürprizlere gebe bir oluşum. Yeniden mevzi alacaklar bu önerimi dikkate alsın.