DEÜ’de Hastane Mikrobunu Tespit Eden Biyo-Sensör Geliştirildi

Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde bulunan DEPARK ve Dokuz Eylül Üniversitesi Vakfı’nın desteğini alarak çalışmalarını sürdüren AGON ekibi, halk arasında hastane mikrobu olarak bilinen Staphylococcus Aureus bakterisini tespit eden Biyo-sensör geliştirdi. Üç üniversite öğrencisi tarafından kurulan AGON ekibi, bu sensör ile tedavisi zorlu ve masraflı olan bakterinin neden olduğu can kayıplarını önlemeyi hedefliyor.

DEÜ’de Hastane Mikrobunu Tespit Eden Biyo-Sensör Geliştirildi

Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde bulunan DEPARK ve Dokuz Eylül Üniversitesi Vakfı’nın desteğini alarak çalışmalarını sürdüren AGON ekibi, halk arasında hastane mikrobu olarak bilinen Staphylococcus Aureus bakterisini tespit eden Biyo-sensör geliştirdi. Üç üniversite öğrencisi tarafından kurulan AGON ekibi, bu sensör ile tedavisi zorlu ve masraflı olan bakterinin neden olduğu can kayıplarını önlemeyi hedefliyor.

DEÜ’de Hastane Mikrobunu Tespit Eden Biyo-Sensör Geliştirildi
26 Kasım 2020 - 15:48

Hastaların hayatını tehdit eden ve hastanelere de ekonomik yük getiren; halk arasında ise
hastane mikrobu olarak bilinen ‘Staphylococcus Aureus’ isimli bakterinin yol açtığı soruna
çözüm, üniversite öğrencilerinden oluşan AGON ekibinden geldi.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği
4. sınıf öğrencileri Aleyna Yıldız ve Eyüp Kubilay Kozan ile Biruni Üniversitesi Tıp
Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Betül Eskiocak’ın kurduğu AGON ekibi, Staphylococcus Aureus
bakterisinin yapay besi ortamında varlığını tespit eden, biyo-sensör geliştirmeyi başardı.
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın desteğinin yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi
Teknoloji Geliştirme A.Ş. (DEPARK) ve Dokuz Eylül Üniversitesi Vakfı’ndan hibe desteği
alan ekip, kısa zamanda biyo-sensör prototipini üretmeyi hedefliyor.

AGON hakkında bilgi veren AGON Üyesi Aleyna Yıldız, “AGON kelimesi Latince ‘rekabet’
anlamına geliyor. Ekibimizin isimi, Staphylococcus Aureus bakterisi ile mücadelemizi ve
zamanla yarışımızı temsil ediyor. Bu iş fikri, aslında ekip arkadaşımız da olan Betül Eskiocak
ile yaptığımız bir istişare üzerine ortaya çıktı. Projemizin literatür taraması ise bir hayli
zamanımızı aldı. 2017 yılından itibaren projenin geliştirilmesi ve fizibilitesi için de yoğun
mesai harcadık. BAMBU programına başvurmamızla birlikte, iş fikrimizi bir platformda ilk
kez sunma fırsatını da bulduk” dedi.

BAKTERİYİ TESPİT EDEN BİYO-SENSÖR

Geliştirdikleri sistem hakkında bilgi veren Yıldız, “Sistemimiz, bakteriyi elimine etmez,
bakterinin varlığını kendi yazılım programını kullanarak faz analizi görüntüleme yöntemi ile
tespit eder. Bu nedenle insan faktörünü ve bu faktörden oluşabilecek hata oranlarını azaltmaya
neden olur. 01.03.2020 tarihli patent ön araştırma raporunu doğrultusunda referans
dokümanlara yönelik bahsedilen patent başvurularıyla ürünümüzün farklı teknik özelliklere
sahip olduğu görüldü. Yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygunluk unsurlarını sağlayacağı
görülen ‘Hastane yoğun bakım ünitelerinde gram pozitif Staphylococcus Aureus bakterisinin
algılanmasını sağlayan biyosensör’ başlıklı buluşumuzun 23.03.2020 tarihinde çıkan
komisyon kararı doğrultusunda Dokuz Eylül Üniversitesi hak sahipliğinde ulusal patent
başvurusunun yapılması uygun görüldü” diye konuştu.

REKTÖR HOTAR’DAN DESTEK

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin projenin geliştirilmesi sürecindeki desteğinden duydukları
mutluluğu dile getiren Yıldız, “Yakın zamanda çalışmamız için hem Rektörümüz Prof. Dr.
Nükhet Hotar’ın desteğini aldık hem de DEPARK ve Dokuz Eylül Üniversitesi Vakfı’ndan
prototip inşasının gerçekleştirilmesi için hibe almaya hak kazandık. Değerli hocamıza ve ilgili
kurumların temsilcilerine, bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyoruz. Kısa zamanda prototip
çalışmalarına başlamayı hedefliyoruz” dedi.


BAŞKA PROJELER DE OLACAK

Biyosensör uygulamayı başarıyla hayata geçirdikten sonra bu bakterinin neden olduğu can
kayıplarının ve maddi kayıpların önüne geçmeyi arzuladıklarını kaydeden Yıldız,
“Şirketleşmeye yönelik adımlar tamamlandıktan sonra, diğer biyoteknoloji tabanlı
projelerimizi de gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu şekilde AR-GE tabanlı, öz kaynaklarını
verimli bir şekilde kullanan ve uluslararası mecrada üretim yapabilen bir marka haline
gelmeyi hedeflemekteyiz. Tabi bu süreçte İnovasyonda Kadın Proje Yarışmasında ve ÜNLÜ
& Co. Kadın Girişimciler Akademisinde dereceye girerek çeşitli ödüllere layık görüldük.
Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) düzenlediği ‘İnovasyonda Kadın’ projesinde
birincilik ödülü aldık. Yine İzmir İş Kadınları Derneği’nin (İZİKAD) düzenlemiş olduğu 8.
Genç İZİKAD Girişimcilik Proje Yarışması’nda ise 1.lik ödülü aldık. Bu sonuçlar bizim
moral ve motivasyonumuzu artırdı” dedi.

PATENT BAŞVURUSU YAPILDI

Projeleri için Haziran 2020’de Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunduklarını
belirten Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aynı zamanda ABD kökenli Boundless Medical
Ventures şirketiyle de görüşmelerimiz devam ediyoruz. Kasım ayında ise okulumuz
yürütücülüğünde gerçekleştirilen BİGG Sinerji (TÜBİTAK 1512) programına da katıldık.
DEPARK başta olmak üzere; İzmir Bilimpark, Marmara Teknokent ve Acıbadem Kuluçka ile
de iş birliklerimiz bulunuyor.”

“GURUR DUYUYORUZ”

AGON ekibi ve projeleriyle gurur duyduklarını ifade eden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet
Hotar ise “İnsan hayatını korumayı ve sağlık alanında önemli bir ihtiyacı karşılamayı
hedefleyen girişimlere üniversite olarak her zaman önem veriyoruz. Üniversite
öğrencilerinden oluşan AGON ekibinin, Staphylococcus Aureus isimli bakterinin ortaya
çıkardığı olumsuzlukları engellemeye yönelik çabasını da bu bağlamda takdir ediyoruz.
Gençlerimizin bu tür bilimsel içerikli çalışmaları, gelecekte de hem ülkemizin hem de
insanlığın selameti adına son derece kayda değer sonuçlar verecektir. İki üyesi mensubumuz
olan ekibin daha başarılı çalışmalara imza atacağına inanıyor; onları yürekten kutluyoruz”
ifadesinde bulundu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum